Sizin endişelerinize katılıyorum ama sizin de benim korkularıma saygı duymanız lazım! Üstelik sizin endişeleriniz mevhum bir tahmine bina edilmiş, benin korkularım sayısız yaşanmış trajedilerden besleniyor.
Ta genç Osman’dan bu yana, kaç insanın başı, keyfi bir şekilde koparıldı bir düşünün.
Siz diyorsunuz ki, iktidar Amerikancı!
Ben de biliyorum ki asıl işbirlikçiler sizlersiniz ve bugüne kadar da siz oldunuz. Demek ki sizden öğrenmişler! Amerika’dan icazet almadan darbe bile yapılmadı yıllarca bu ülkede. En ulusalcı bildiğiniz nice isim var ki, hala kursaklarında Amerikanın tanelerini öğütüyorlar… Perinçek mi ulusalcı, Alemdaroğlu mu? Yoksa Tuncay Özkan mı, İlhan Selçuk mu?
Şimdi onlar ulusalcı olmuşlar. Biz hain!
Düne kadar Avrupa kapılarında uşaklık yapanlar, CİA’nın atıklarıyla beslenenler, APO ile kolkola poz verip milletin evlatlarını katlettirenler, Amerika’nın, Ortadoğu’ya yapacağı her operasyon öncesinde dağıttığı yüzbin dolarlardan pay alıp da onları köşelerinde göklere çıkaran gazeteciler ulusalcı, bizler uşak!
Bu milletin dinini mahvedenler, hayatı dindarlara zehir edenler, kanun perdesi altında hür türlü zulmü inananlara reva görenler, namaz kılıyor diye insanları mesleklerinden atanlar ulusalcı, bu zulüme dayanamayıp bir yerlere sığınmak zorunda kalanlar amerikancı hain!
Saklı iktidarlarını sürdürmek isteyen cuntacılarla kol kola giren Türkçüler kahraman! Milletin bekası için canlarını verip, biz bu memleketi komünizme, kapitalizme ve hiçbir yabancı anlayışa kaptırmayacağız diyerek sıra dağlar gibi toprağa düşen ülkücüler ve alperenler ayaktakımı, faşist!
Hayır, hayır öyle değil!
Artık sizi tanıyoruz Ey Zındıka komitesi! Millet de sizi sezmeye başladı. Hele bir gerçek yüzünüzü öğrensin Şimdilik, bir takım ayak oyunlarıyla, sivil yargı darbeleriyle idare etmeye çalışıyorsunuz. Elinizden geleni yapınız!. Siz ebtersiniz ebter! Zürriyetiniz kesildi. Artık gizlenemeyeceksiniz bile!
Yıllarca keyfiliğe ‘kanun’; zulme ‘ilke’; tahribata ‘inkılap/devrim’; dinsizliğe ‘laiklik’; cumhuriyete ‘keyfi muamele’; dine ‘irtica’; müslümana ‘mürteci’; Kur’an’a ‘hurafe’ namı vererek kendinizi gizlediniz. Artık sizi de mahiyetinizi de, maiyetinizi de biliyoruz.
Hiç biriniz ne Türsünüz ne Müslüman! Siz türedi bir türsünüz ki, bizim ihmalkârlıklarımızdan hayat buldunuz!
Sizi, baştan hak bildik ve sandık ki, bizi terakkiyata ve medeniyete götüreceksiniz. Ama bizi ‘batılılaşmak’ adı altında öyle menhus, öyle öldürücü bir Ergenekon’a sürüklediniz ki, yıllarca bilemedik. Kendimizi hürriyet yaylasına çıkmış sandıkça derin bir çaresizlik ergenekonuna saplandığımızı geç anladık!.
Ama artık sizi tanıyoruz. Rabbim sizin akıbetinizi bize şöyle haber verdi : “İnne şanieke huvel ebter!”
Size müşevveş, karanlık bir mazi, bize parlak bir istikbal düştü. Dehrin size tanıdığı mühleti, kullanın bakalım biraz daha.
KEŞKE İKTİDARA GELENLER HARAMI HELALİ BİLSE…
Fakat keşke ile bir şey olmuyor.
Evet, bu iktidar dahi daha öncekiler gibi aç geldi ve önce karnını doyurdu. Çünkü bu memlekette siyaset, hala ‘dünyevi rantın paylaşılması’ mücadelesinden ibarettir.
Geriye dönüp bir bakın. Ta ilk hükümetlerden bugüne kadar herhangi bir iktidar dönemi gösterin ki, milletin malı pa mal, imkânları çarçur edilmiş olmasın. Ve muktedirler, kendi küplerini doldurmuş olmasın.
Elbette bu iktidarın diğerlerinden farklı olması gerektiğinde hem fikiriz. Çünkü bunlar, aynı zamanda dinden imandan bahseden, haram ve haleli de bilen insanlardı… Elbette onlardan dürüstlük beklemeye hakkımız vardır ve olmalıdır. Olmadıkları zaman da zaten tokadı yenler. Peki, siz garanti veriyor musunuz bunların yerine gelecek olanlar yemeyecek?
-Hayır!
-Öyleyse?
-Öyleyse yaşanan kavganın esası satma/götürme falan değil! İnanın Ergenekoncuları, cuntacıları, CHP’yi, Yargıtayı, Sayıştay’ı hatta askeriyeyi bu iktidar konusunda rahatsız eden şey, iktidarın yiyiciliği, talancılığı değil. Belik aralarında tek tük bundan rahatsız olanlar da vardır ama kavganın sebebi bu değil!
Şunu bilin ki siyaseten, kimsenin kimseden farkı yok. Yani Ak Partili belediyeler malı götürüyor da CHP’li belediyeler armut mu devşiriyor? (Yakalananlar beceremeyenler!)
Yapmayın. Hakikaten yazık ediyorsunuz. Memleketteki kavga haram helal kavgası değildir.
-Peki nedir?
-Doğu meselesidir. Hz. Muhammed’in doğmasıyla, Kudüs’ün Müslümanların eline geçmesiyle, Süleyman Mabedi’nin yıkılmasıyla başlayan ve hala devam eden bir iktidar kavgasıdır ki, bu milletin, bir daha İslam adına hareket edecek bir pozisyon kazanmamasıdır. Çünkü bu millet ayağa kalkar ve kendi imanı ve inancı doğrultusunda bölgesine nizam vermeye kalkışırsa herkesin planı bozulacak. Öyleyse ne yapıp edip, Birinci Cihan Harbi neticesinde düşürüldüğümüz halin devam etmesi gerekir. İşte kavga budur…
Evet, ben de inanıyorum ki bu iktidarın içinde yükünü tutanlar vardır. Bundan önceki hükümetlerde olduğu gibi… Çünkü iktidar olanlar için, milletin malına el koyması, fahişelik kadar eski bir meslektir.
İktidarların istedikleri her zaman para pul da olmayabilir. Emevilerin gasp ettiği şey, paradan daha mı az önemliydi? Pakistan ve Hindistan’dan milli mücadele için gönderilen paralarla iktidar sahiplerinin ortak olduğu bankalar kurulmadı mı?
İsmet Paşa’nın iki oğlu İstanbul’da okuyacak diye, koca Dolmabahçe sarayı ısıtılıyordu kış boyunca. Acaba Tayyib bey böyle bir şey yapsaydı ne olurdu?
Dünyanın hiçbir çağında yememiş içmemiş, milletin imkânlarını kendi imkanı haline getirmemiş bir yönetim olmamıştır. Halifeler çağı hariç!