İsrail ve Canımı Sıkan Bir Ayet (2)

Belki de bu başlık Mehmet Işık adlı okuyucumun ifade ettiği gibi “BİR AYET VE CANIMI SIKAN İSRAİL” olmalıydı. Ama tuluat başka türlü oldu.

İsrail’in bugüne kadar, neden hak ettiği zulme çarpılmadığını anlayamaya çalışırken, baktım ki bizim nefsimizde de bir ‘hak ediş’ var. Ona dikkat çekmek isterken, üstüme okuyucunun öfkesini çektim.

Efendim, İsrailoğllarnı bekleyen akibeti hadis ve Kur’an’dan haberdar olanlar bilir. Ve Tevrat okuyanlar da (Sadece Yeremya bölümünü ve Şa’ya aleyhisselamın İsrailoğullarına seslenişini okuyun yeter)… Felaket, onlara mukadder ‘gibi’dir! Hatta Kur’an’ın Yahudilere karşı takındığı üslup, Tevrat’a göre çok çok ‘müşfik’tir. Kitab-ı Mukaddes’in Hz. Musa’dan sonra eklenmiş Hezekiel, Yeşua, Yeremya ve İşeya bölümlerine bir bakın. Orda Yahudilerin başına gelenlerin tasvir edildiğıi satırları okurken dudağınız uçuklar. Emin olabilirsiniz, Kitab-ı Mukaddes dünya üzerindeki en anti semitik metindir.

Sizin canızı sıkan’ yazıda, bu mukadderattın tahakkuku için ‘bize de görev düştüğünü’ anlatmaya çalıştım.

İsrail’in neden müstahak olduğu belaya çarpıtılmadığı, her iman sahibinin sorgulaması gereken bir konu. Bediuzzaman’ın talebelirinden Re’fetd Bey de aynı konuyu merak edip Bediuzzaman’ asormuş. Onun verdiği cevap şöyle:

Onlara zillet ve meskenet damgası vuruldu” (Bakara, 61) âyet-i celilesinin bir nüktesi.

Aziz Nur kumandanı ve Kur’ân’ın hâdimi kardeşim Refet Bey, Yahudi milleti hubb-u hayat ve dünyaperestlikte ifrat ettikleri için, her asırda zillet ve meskenet tokadını yemeye müstehak olmuşlar.

Fakat bu Filistin meselesinde; hubb-u hayat ve dünyaperestlik hissi değil, belki enbiya-yı Benî İsrailiyenin mezaristanı olan Filistin, o eski peygamberlerin kendi milliyetlerinden bulunması cihetiyle, bir cihette bir ehemmiyetli hiss-i millî ve dinî olmasından, çabuk tokat yemiyorlar. Yoksa, koca Arabistan’da az bir zümre hiç dayanamayacaktı, çabuk meskenete girecekti.” Said Nursî.”

İşte ben de acele tokat yememelerinin sebeplerini ararken, İsra suresindeki 8. ayet, dikkatimi çekti. Ayetin tecelisinden doğacak halin, canımı sıktığını söylemek istedim. Hâşâ ki kastım ayetten sıkılmak olsun! Biz hayatımızı Kur’an’ın yoluna koymuşuz. ‘Bir hakikati için bin can veririz’ demişiz. Nasıl olur da ayetin manasını ve hakikatini ‘tezyif edecek’ bir maksat güderim. Ve benim okuyucularım böyle bir şey yapabileceğimi nasıl düşünebilirler. Kendi hesabıma cidden üzgünüm!

Ayetten rahatsız olmuşum’ gibi anlayanların, o zehaba kapılmalarına mani olabilecek bir söyleme şekli bulamadığım için üzgünüm. Okuyucularımın, hakkımda bir kanaate sahip olduklarını sanmıştım. Yanılmışım.

Elbetet canım sıkılır. Şunca zulümlerine rağmen Rabbimin onları affetmesi beni üzer.  Elbette ‘yaşasın zalimler için cehennem!”. Zalimler için Cehennem yeter ama insan, zulmedenin, cezasını bu dünyada da çekmesini istiyor. İnsan aculdur ve akibetleri görmek istuyor. Hesapların tamamı ahirete kalsın istemez. İşte canımın sıkılması da bu zalimlerin hesaplarının ahirete kalacağı endişesi!

Yoksa elbette ki hüküm Allah’ındır. Benzetmede hata olmasın, kimse O’nun ‘keyfinin kâhyası’ değil. Dilediğini bağışlar, dilediğini cezalandırır. Ama biz insanız, nefs ve kalp taşıyoruz. Öfkemizi de merhametimizi de Allah var etmiş. Cenab-ı Hak buyurmuyor m, ‘Kafire karşı sizde bir gilza, bir öfke bulunsun’ diye. Benimkisi de öyle bir şey!

Hem insan pekâlâ bir ayete masadak olmaktan da sıkılabilir.

Mesela, Abese Suresi geldiğinde, Resullahın canı nasıl sıkılmış ve üzülmüşse, Allah’ın kendisini, evlatlığının karısı Hz. Zeynep validemizle evlendireceğini hissettiğinde ve onunla ilgili ayetler indiğinde yüreği ne kadar daralmışsa ve dahi ‘Emrolunduğun gibi ol’ ayeti geldiğinde nasıl ‘Hud suresi beni yaşlandırdı!” dediyse ben de öyle sıkıldım.

Yoksa hiçbir mümin ayetten sıkılmaz. Ama öyle ayetler var ki, düşündüğümde yerin dibine giresim gelir. (İnfitar 6. ve 7. ayetler gibi) Yoksa ayet-i kerimeyi beğenmemek (hâşâ) ne haddimize efendim! Merak etmeyin, Cehennem ateşi beni de yakar ve ben inanıyorum ki var!

Fakat itiraf edeyim ki, tepkiler bir yönüyle de bana keyif verdi. Hepinizle gurur duydum. ‘Elhamdülillah, barekallah’ dedim hassasiyetiniz için. Hem de bendeki riya perdesini yırtıp attınız. Allah razı olsun. Ve tabii hüsnü şahadetinize mazhar olmak için affınıza da ihtiyacım var! O yüzden yanlış anlamaları tashih etmek ve imkân olursa yüreklerde ve akıllarda oluşan nefret ve şüpheleri tamir etmek isterim. Ol bebepten, affınıza sığınarak azcık kendimden söz edeceğim.

Bendeniz, Kürtçe ve Arapça konuşmasını bilen, onlarla akrabalıkları olan Müslüman bir Türküm, Elhamdülillah. Bu hamdım, islamiyetim ve İslam’a hizmet etmiş bir millete mensubiyetim münasebetiyledir.

Evet Türk’üm ve bu milletin İslam’a hizmetlerinden dolayı da onunla övünüyorum. Bu millet, Bediuzzaman’ın ifadesiyle, iki defa beşeri, küfr-i mutlaka düşmekten korumuş. Ama ırkçı değilim. ‘Benim kavmim üstündür’ demedim diyeni de sevmem.

Hiç kimse ırkı, eti-butu için sevilmez. İnsanlar sıfatları ve sanatlarından dolayı sevilirler. Biz de milletimizi İslam’a ettiği hizmetleriyle seviyoruz. Mümin bir Roman, dinsiz bir Türk’ten daha azizdir.. Ama o Türk, dinime ilişmzse onunla da derdim olmaz.

Türklüğüm benim seçimim değildir ama İslam seçimimdir. Onu severek ve isteyerek seçtim. Hem de ne pahasına!

Kendimi idrak ettiğim zamanlarda bizim köylerimizde komünistlik almış başını gitmişti. Fakir Baykurt sürgündeki üç yılını bizim nahiyede geçirmişti.

Birleştikleri zaman İslâhiye’ye kadar nüfus çıkaran üç köyde okuyan iki, bilemedin üç sağcı gençten biriydim. Üç yaz köyüme gitmek kavga ve ölüme gitmek gibiydi ama gittim. En az iki kere linç edilmek istendim. Kusurum, solcu olmamak ve namaz kılmaktı!

O yalnızlık bana şunu öğretti: Kim hakka hizmet ediyorsa kardeşimdir. Kendimi onlara yakın tuttum. Gerçi kimse beni kendi ‘ağılına’ almadı ama davasında sami olanlar beni sevdi elhamdülillah. Ben de yüreğinde iman taşıyan herkesle kardeş olmaya çalıştım. Kur’an’ın hâdimi olmak en temel gayem oldu her daim.

Yani demek isterim ki ben de ‘sizden biri’yim. Mevlana’nın Konya’da “Beni yabancı bellemeyin. Ben sizdenim. Bakmayın Farsça söylediğime. Ben aslen Türk’üm”  (Bigâne megîrid marâ in cuyem / Der kûy-i şumâ hâne-i hud mî cûyem.) dediği gibi ben de ‘bir âyeti sizden biraz farklı tefsir ettim diye beni farklı bellemeyin’ diyorum.

‘Sırtınızda akrep var’ dediysem kızmayın. Akrep varsa size iyilik yapıyorum. Yoksa size zararım yoktur. Mümin feraset sahibidir. Bir delikten iki kere ısırılmaz, diyorum.

İşte Hamas’ın sebebiyet verdiği durum. İnşallah Hamas’ın ‘yiğitlenmesi’ bütün bunlara değmiştur. Biz cihaddan insanlarımızı öldürtmeyi anlıyoruz. Sen bize basiret ve feraset ver Ya Rabbi! Sen bize cihadın hakikatinin ne oloduğunu ilham eyle Ya Rabbi!

Maalesef anlamıyoruz artık Kur’anı. Çünkü onun dili çok katmanlıdır. Temsiller ve isimlerin ismi ve resmi gibi mecazları da vardır ve haktır. Alegoriktir. Her bir ayet sayısız perdeler, manalar, remizler, işaretler taşır. Ama biz hep ilk göze takılana kapılıyoruz.

Elbette insanlar ayetleri birbirinden farklı anlayabilirler. Ben mota mot sizin gibi, siz de benim gibi anlamak zorunda değilsiniz. Bu da Rabbimizin rahmetidir… Ama birbirimizi dinlemek zorundayız. Ben diyorum ki, kendimizi değiştirmezsek, mevcut anlayışımızla batacağız. Çünük doğru sanarak yanlış yapıyoruz. Yanlış yapana da ‘dehr’in merhameti olmaz! Olmuyor. İşte halimiz ortada!

Eğer zihnimizi acilen değiştirmezsek, zihniyetimiz değişmeyecek. Bu zihniyet de bizi asırlardır köle yapmış ve bir türlü kurtulamıyoruz. Ne yapıp edip bu zihniyeti değiştirmemiz lazım. Allah’ın her şeye muktedir olması, bizim de muktedir olmamızı gerektirmiyor. Bizim kendimizi eşyanın imkânlarıyla da donatmamız gerekir.

“Kainat, Allah, Din, Kur’an, kader, millet, vatan, eşya ve bunlara dair mevcut algımızda bir yanlışlık olması gerekir,” diyorum. “Doğru olsaydı, bu ümmet bu halde olmazdı. Çünkü Hak üstündür. Eğer biz ‘hak’ ve ‘hak’tan yana olsak üstün olacağız. Değiliz ki, mağlubuz. Gelin kendimizi gözden geçirelim” diyorum. Hepsi bu!

Ama siz bellediğinizi tekrar etmek istiyorsunuz.  İşte şimdi size canınızı sıkacak bir şey daha söylüyorum:

Eğer tez yoldan zihnimizi ve zihniyetimizi değiştirmezsek, sonunda şu İslam yurtları Hindistan’dan beter hale gelecek. Çünkü kendisini aklın icabına uygun bir şekilde güncelleyemeyenler batarlar. Batarken beraberlerinde dinlerini de batırırlar. Sonunda ineğe tapacak hale gelirler. Bizim de Hindular gibi olmayacağınızın garantisi mi var?

Hayır!

Elimizdeki Kur’an-ı Azimuşşan, bütün hak ve hakikatine rağmen, bizim bu hale düşmemize mani oldu mu?

Hayır!

Neden?

Çünkü biz onu -bütün Müslümanlar olarak- doğru okumayı unuttuk. Alışkanlıklarımızı tekrarlamayı yeğledik. Algılarımızı hayatın yeni doğruları ve bilimin getirileri ışığında güncelleyemedik. Diyorum ki, eğer Kur’anla olan ilişkimizi eski ezberlerimiz çerçevesinde sürdürürsek, biz de Hindular gibi zamanın gerisine düşeceğiz.

Kuran gibi bir rehber elimizde bulunurken, ahkâmda ve eşyayı kullanma bilgisinde Batıya dilenci olmadık mı? Mevcut Kur’an anlayışımız, doğru olsaydı böyle mi olurduk?  Şu geri kalmışlığımızın sebebini bir takım gafiller dine isnat ediyorlarsa bunun yegâne müsebbibi biziz ve bizim hayat algımızdır!

Çünkü bizim algı ve zihninizin postülaları yanlış. Onu değiştirmemiz gerekiyor. Zihnimizi değiştirmeden zihniyetimizi,  zihniyetimiz değiştirmeden de Kur’an’ı doğru anlayamayacağız. Elimizde Risale-i Nur gibi bir tefsir ve benzeri kaynaklar var Kur’an’ı doğru anlamak babından.

Eğer “Müslümanların mevcut hali Kur’an’ın telkinlerine mutabıktır” diyorsanız, elbette size diyecek sözüm yoktur. Yok, eğer bu hal izzetinize dokunuyorsa, bilin ki sebep Kur’an değil, biziz. Bizim doğru sandıklarımızdır! İşte buna dikkat çekmek istedim. Allah Gayûr’dur emekleri zayi etmez. Bu, İslam düşmanı Yahudi de olsa diyorum!

***

Sonra, Türk milletinin, o büyük savaşta (Armageddon) ‘belirleyici rol oynayacağını’ söylemem, neden birilerinin canını sıktı onu da anlamadım.

Mademki ‘mukadderat’a bu kadar bağlısınız o da mukadderat! Bakın Tevrat’ın Yeremya bahsinde ‘Yahova’, günlerin sonunda, başlarına gelecekleri konusunda Yahudilere nasıl gözdağı veriyor:

Yahuda (Telaviv)‘da duyurun, Yeruşalim(Kudüs)‘de ilan edin, ‘Ülkede boru (İsrail’de sirenler) çalın!’ deyin, ‘Toplanın’ diye haykırın, ‘Surlu kentlere (yer altı sığınakları)kaçalım! Siyon’a giden yolu gösteren bir işaret koyun! Güvenliğiniz için kaçın! Durmayın! Üzerinize kuzeyden felaket, büyük yıkım getirmek üzereyim! ‘Aslan’ ininden çıktı, ‘ulusları yok eden’ yola koyuldu. Ülkenizi viran etmek için yerinden (bazı tefsirlerde bu ‘yer’in Anadolu diye tasrih ediler edilir) ayrıldı. Kentleriniz yerle bir edilecek, içlerinde yaşayan kalmayacak” (Yeremya 4/ 5-7 ayetler)

Ne ise genel açıklama için bu kadarla yetinelim. Şimdi tek tek itirazlara cevap vereceğim inşallah! Sizi ikna edeceğim demiyorum. Kendimce izah etmeye çalışacağım.

*** *** ***

süper

bu yazı çok hoşuma gitti.yazılarını fırsat buldukça severek okuduğum bir yazar..ben şahsen ayetin sonunda herşeye rağmen ALLAH’ın mağfiretinin genişliğine dikkat çekiliyor ve ne kadar kötülük yapmış olsanızda ümidi kesmeyin mesajı veriliyor.Bu dünyada olmazsa ahirette karşılığı alacaklarından eminiz..Burada bizim üzerinde durmamız gereken nokta ise bizim basiretsizliğimiz,geri kalmışlığımız,cahilliğimiz.Biz olayın bu tarafına bakmalı ve yeni nesli daha farklı yetiştirmeliyiz..gelecekte söz sahibi olmak için

BURHAN DENİZ 2008-12-30 00:00:46

Burhan kardeşime, basiretinden dolayı teşekkür ediyorum… Tam da murat ettiğim gibi anladığı için. Söyleyecek sözüm yok.

yazı için tek yorumum hatta yazar içinde

birileri bu yazar (yazamaz) a öğretsin şu yazı yazmayı ne zaman okumaya çalışsam (okusam değil çalışsam) öyle geliyor ki sanki ilköğretimde ilk kez kompozisyon yazan öğrenci yazısı gibi ayrıca İslami değerlerden bahsederken hem biraz daha ciddi hem biraz daha bilgili yazarsa daha iyi olur hem yazısı anlaşılmıyor hem de Kur’an ayetlerinden yola çıkmış sonra tevrat şifrelerinden bahsetmiş ne yaman çelişki sanırım yazılarının kaynağı Kur’an şifreleri kitabı ve tevrat şifreleri

emre altıparmak 2008-12-30 00:00:25

Eyvallah Emre kardeşim, daha çok okumak, daha çok bilmek ve daha güzel yazmak için hepinizden ziyade benim gayret göstermem gerektiğini biliyorum. Eğer bir gün kusursuz yazı yazma kursu açarsanız, ilk öğrenrciniz ben olacağım inşallah, emin olun. Sevgilerimle…

Rabbim içinize ferahlık versin

Sizin bu hatırlatmalarınız inşallah bize öncülük eder ve Nuhun çocukları olarak bu siyonistlerin sonunu haddini bildirmeyi bize nasip eder. Onları bu iman dolu yüreklerimizle bozguna uğratacağız Rabbimin iZniyle siz canınızı sıkmayın

Seyhmus DAG 2008-12-29 23:56:20

Teşekkür ederim Şeyhums kardeşim!

Ben Türküm, türkçü değilim. Ama gerek eski müfessirler ve gerekse son dönem âlimlerinden Bediuzzaman, Türk milletine çok kıymet vermişler. Elbette onların verdiği bu kıymet, onun yaptığı ve yapacağı vazifelerle ilgilidir. Yoksa bu milletin de her türlü ahlaksızlığa bulanmış efradı vardır.

Sevgili Ömer Lütfü Mete abimizin bir hazırlığı vardı. O son savaşta (Armageddon), Anadolu’da Türklerin bulunması mukadderatını kitaplaştırmak istemişti anlattıklarımdan sonra. İnşallah sağlığına kavuşursa o vazifeyi de yapar. Olmazsa onun namına birilerinin yapacağına inanıyorum.

Türk milletine atfedilen yüklenilen bu misyon, yan gelip yatmaya asla hakkımız olmadığını gösteriyor. Herkes bir çalışıyorsa, bizim bin çalışmamız lazım. Ama görüyorsun işte millite kinde haline bırakmıyorlar. Bizi içimizdeki kurumlarımızla bile frenleyebiliyorlar.

Türk milleti bir gün ayağa kalktığında –ki bu da mukadderdir inşallah- bizim bölgemizde de dünyada da adalet olacaktır. Ben ümitvarım. Siz de ümitvarsınız çok şükür…

yorum

bu güzel yazıyı özümseyip etkisini üzerimden atayım bir yorum yaparım ama yazı ve tespit muhteşem biz bozulmayalım çünki iş yine bizlere düşecek galiba.

erkan inan 2008-12-29 23:50:11

İnşallah. Aynen öyle Erkan kardeşim. Kendine iyi bak…

Yorum

Bu yazı çok yorum alır.

Metin Yazar 2008-12-29 23:28:29

Evt Metin kardeşim, tahmininizde yanılmadığınızın ispatıdır bu! Allah ömrünüzün sonuna kadar basiretli ve isabetli bakışlar nasip etsin!

go away israel

senin neye canın sıkıldığını anlamadım allahın onları affedeceğini söylemesinemi.allah bozgunculuk yapan kimseyi sevmez bu yahudide olsa hristiyanda olsa aynıdır.

ali yazar 2008-12-29 23:15:36

Tabii gideceğiz İsrail’e. Sizi de beraberimde götüreceğim…

Bir daha oku sevgili kardeşim. Eğer neden canımın sıkıldığını yine anlamazsan, bildiğin yoldan gitmeye devam et. İnşallah, mezar kapısına gittiğinde benim için sarfettiğin sözle karşılaşmazsın! Go away Eart! Mr. Ali

Bence yanlış

Müslümanların tavırlarına dair yorumlarına katılıyorum ama Cenab_ı Hakk’ın takdirine karşı da canım sıkılıyor demek kesin bir hadsizlik. Sebepleri işletmeden iyiyetabi ki ulaşılmaz ama ‘Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler’ beyler. Kötülük yapana kötü derler hep, hiç kazanmaz kötülük yapan hep kaybeder…

Hürkan 2008-12-30 01:35:28

Hürkan kardeş, iyi niyetinize teşekkür ediyorum.

Ama sanırım, takdire rıza göstermekle, takdirin neticesinde canınızın yanmasını birbirinden ayırt edemiyorsunuz. Hani, biz Allah’tan hayırlısını isteriz ya. Peki her zaman hayırlı olana rıza gösterebiliyor muyuz? Senin evladının ölmesi, seni per perişan etmez mi? O da takdir değil mi? O da bir ayet değil mi?

Peygamberimiz, “Kalp hüzünlenir, göz yaşarır” buyurur. Her vaki olanın hayır olduğunu biliriz ama nice vukuat var ki onların getirdiği kederden saçlarımız ağarır. Öyle ezberden bir takım şeyler söyleriz de neticeleri gelip bize cattğında feryat ederiz

Çünkü hayrın ortaya çıkışı, her zaman senin arzu ettiğin gibi olmaz. O da canını sıkar ve seni uzer. Hak Teala, “Her sevdiğinizin lehinize, her savmediğinizin de aleyhinize olduğunu sanmayın” buyurur. Elbette olanda hayır vardır ve O, ne yapmışsa iyi yapmıştır. Ama o iyilikten canın da yanabilir güzel kardeşim. İnşallah ömrün hep hoş geçer de sana ne söylemeye çalıştığımı hiç anlamazsın!

Allah sadece Yahudiyemi merhamet eder

Zulmü yapan yahudi kahra sebep olan müslüman, Allah insanlar arasında taraf tutar mı ? Yahudi onca zulme rağmen nasıl merhamete layık olabilir

yusuf merter 2008-12-30 00:58:26

Yusuf Mert kardeşim,

En can alıcı soruyu siz sormuşsunuz “Allah taraf tutar mı?” diye. Teşekkür ederim.

Çünkü tam da buyüzden, yani Allah’ın taraf tutmadığını bildiğim için o ayetten canım sıkılmıştı. Evet, tam da bu yüzden canım sıkılıyor.

Rabbul Âlemin olan Allah, asla ama asla taraf tutmaz. Tutsa da Rahim tutar, Halim tutar… Allah taraf tutmaz. Cenab-I Hak, ezeli ve ebedidir. Kendi zatında müteal ve münferittir. Hiç bir mahlûk ve varlık asla ve hiç bir şekilde onun damenine ulaşamaz. ‘Ayllah’ öfkelenmez, beşeri intikam ve dürtüler onunla aynı yerde anılmaz bile. Bu kâinat da bütün müştemilatı ile onun mahlûktur. Hz. Peygamber’in (asv) nuru ve ruhu da dahil olmak üzere.

O Âlemlerin rabbidir. Âlemlerin usul ve erkânını O koydu. Nizamını O koydu. Kâinatta cari kanunlar ve prensipler tamamıyla O’nun isim ve sıfatlarının eşyaya temas etmiş uçlarıdır. Kâinat, Allah’ın isim ve sıfatlarının, marifetlerini tecelli ettikleri bir atölyedir. Her bir kâinatta, o isim ve sıfatlar, ancak o kâinatın içinde yer lan eşyanın kabiliyetleri nisbetinde kendilerini izhar ederler.

O yüzden buyurdu ki “Benim katımda bir gün sizin saydıklarınızla bin yıldır”. Böylece bize çok zamanlı bir ortamda yaşadığımızı gösterdi. Dünyanın hızı ile evrende akan ortalama hız arasında bir orantı kurabilelim diye bize böyle temsiller getidi.

Allah’ın katı ve o kattta geçerli zaman söz konusu olursa, siz hangi akılla Ezeli ve Ebedi bir Allah’tan söz edebsilirsiniz. Buradaki ‘Allah’ın katından’ murat bizim evrenimizde faal olan tüm Esma ve sıfatların birlike oluşturdukları bir ‘ruh-i küllidir’ ki onda geçerli kanunları anlatır. O da bu kâinatın Rabbi anlamına gelir.

Yoksa Allah’ın ne zaman ile ne mekân ile bir kaydı vardır.

İşte diyorum ki, Cenab-ı Hak o sonsuz ilim ve kudretiyle, kâinatta yasaları koymuş. Bize de aklı vermiş. Eşyaya ve onlarda geçerli kanunları takdir etmiş. Her bir şeyi bir miktar ile (yani kader) ve bir formül ile yaratmış. Kim aklını kullanır ve o formüllerden yararlanırsa, kâinattaki kanunlara binerse yükselir ve öne geçer.

O kanunlar ne peki?

İlahi Esma’nın bizce hissedilebilir, görülebilir olmalarıdır. Kâinatta üç değişik gravitasyon vardır. Hepsinin aslı Muhabetullah’tır. Onu çıkar al. Bu kâinat bir saniyede dağılıverir. İşte şu kanunları bilmek ve onlara binmek gerekir ki ileri gidebilelim.

Bakın su insanı boğar, ateş yakar, damdan bir taş atıldı mı düşer. Virajde ayağını gazdan çekmezsen, evliya da olsan aracın takla atar. İşte uymamız gereken kurallar bunlardır. Eğer biz kurallara uymazsak, zamanın, teknalojinin ve savaşın hakkını vermezsek, Allah taraf tutup hazırlık yapanı, hazırlık yapmayana ezdirmez. Ezen Yahudi, ezilen müslaman da olsa! Görmüyor musun ki bizi teknolojileri ile boyunduruk altına almışlar. Orada o acıları Allah gör müyor mu zannediyorsunuz. Elbette mağdura ahirette mağduriyetini giderecek şeyler verir. Ama bu dünyada müdahale etmez.

Firavun’u tepelemeye Allah’ın gücü yetmez miydi?

Musa’nın doğmasını önlemeye çalışan Firavun 70 bin çocuk öldürttü. Buna mani oamaz mıydı Allah. Neden olmadı da illa Musa’nın onun karşısına çıkmasını istedi? Onu Firavun’un önrüne çıkardı. Bunları doğru anlamak zorundayız kardeşim.

Evet Allah taraf tutmaz. Öyleyse, biz O’nun Rahim ve Kerim isimlerinin bize imdat etmesi için çalışmalıyız. O zaman Rahim ve Kerim isimleri çalışmamızın karşılığını bize verir. Şimdi onlara verdiği gibi… Bak ada, vücudu hırpalamayan ama beyni akıtan bomba yapmış. Senin elin armut mu devşiriyordu? Sen daha güçlüsünü yapsaydın da o sana dalaşmaya bile cesaret edemeseydi… Kötü mü olurdu?

kafa karıştırıcı

abuk sabuk saçma sapan kafa karıştırıcı keyfi yorumlara dayanan laubali bir yazı.bütün dünyadaki ırklar hz. nuhtan gelir.türkler nuhun torunuymuş. nuhun gemisi haricinde tufan dan kurtulan oldu da bizim mi haberimiz yok

Muhammet oran 2008-12-30 00:57:22

Evet, senin haberin yok güzel kardeşim!

Üslubun muhatap alınmanı gerektirmiyor ama ‘hiç kimseyi es geçmeyeceğim’ dedim. Öyle yapacağım. Çünkü adın Muhammet! Ve öfkenin, eksik bilgiden kaynaklandığını hissediyorm. Bana kızgınlığın Hakka taraftarlığındandır diye düşünüyorum.

Öyle sayarak, cevap veriyorum. Eğer bir şeyi anlamadı isen hakaret etmene gerek yok. Ama bu yazının neresinin laubali olduğunu söylersen ben de daha ciddi yazmaya çalışırım. Senin gözün gökteki ay ile kirpiğindeki kılı karıştırıyorsa neden kusuru gözünde aramıyorsun.

Evet, hepimiz Hz. Nuh’un çocuklarıyız. Çingeneler de yahudiler de bizler de araplar da… Hepimizin atası bir! Fakat tarih içinde bazı isimler bazı şeylere âlem olur. Gökteki tüm parıltılar yıldız değildir. Ama onlara yıldız deriz. Güneş ise bir yıldızdır. Fakat ona yıldız demeyiz…

Nuh’un gemisinde üç oğul vardı. Ham, Sam, Yafes. Diller de üçe ayrıldı. Hint-Arya, Ural-Altay ve Sami. Kureyşli Araplarla Yahudiler aynı babanın çocuklarıdır. Şu anda iki kumanın çocukları savaşıyorlar yani.

Ham’ın çocuklarına Hamiler, Sam’ın çocuklarına Samiler denmiş. Onlar Hz. Nuh ile bu civarda kalmışlar ve çocukları kendi isimleriyle anılmış. Ama Yafes uzağa, yani kuzeye gitmiş. Ham ve Sam’ın çocuklarından uzağa… Çok çok sonra karşılaştıklarında tarihi literaturde onlara ‘Nuhun Çocukları’ denmiş.

Bu tabiri ilk, ünlü tarihçi Şahabeddin Tekindağ’dan duymuştum. Eevet hepimiz Nuh aleyhisselam’dan geliyoruz ama tarih disiplilinde ‘Nuhun Oğulları’ dendiğinde eski çağlarda Türkler akla gelirmiş.

Ben de o literature gönderme yapmışım. Sana tavsiyem biraz oku. Cidden oku. Okumaktan zarar gelmez… Ben sana hakkımı helal ettim…

KİM BU ADAM

bu adamlara yazdırmayın artık ya nedir bu böyle YETER

Kazım Yıldırım 2008-12-30 00:31:05

Bu adam kim? Vallahi ben de merak ettim. Bunun üzerine Google amcaya sordum, “766 bin varakta adı olan biri” dedi. Ben “okadar sayfaya bakacak vaktim yok” deyince bana şu adresi önerdi: http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=2864

Bu arada, kimse bana yazdırmıyor merak etme! Ben para ile yazan bir adam da değilim. Bir gün, bir imkanın olursa, benim gibi adamlara yazdırmazsın, olur mu?

Güzel kardeşim kılıcın keskin amma nereye çalacağını bilmiyorsun. Sana bir şey söyleyeyim. Bir mümin kardeşinde kınadığın hale sen düşmedikçe bu dünyadan gidemeyeceksin. Vallahi. Haberin olsun… Sana da hakkımı helal ettim.

Nuh’un torunları(!)

“Hz. ‘Nuh’un çocukları’ diye bilinen Türkler olduğunu da biliyorlar.” Bu da bir ayet mi? Kafam karıştı. O ayette değil de senin araya sokuşturduğun saçma sapan ırkı düşünceler canımı sıktı. Nuh’un çocukları en son kaç milyar dolarlık israilden silah aldı acaba?

mahmut semen 2008-12-30 00:20:13

Sevgili kardeşim Mahmut.

Allah hamdını arttırsın. İsrail, ‘Allah’ı çokça zikreden ve hamdeden’ Yakub peygamberin lakabıdır.

Hz. Nuh ile ilgili izahatı ‘Kafa karıştırıcı’ bahsinde verdim. Oraya bak.

Ben ayet uydurmaktan Allaha sığınırım ama sen bir mümine pekâlâ karnını kaşıya kaşıya iftira atabiliyorsun.

Bence sözünü bir daha gözden geçirmende yarar var! Tabii gerçekten Allah’tan korkuyorsan… Soyadından başla. Çünkü bu kadar hassas birinin soyadının put anlamına geliyor olması ilginç!

Irkçılığıma gelince, bugüne kadar beni böyle itham edenlerin hepsinin gerçekte kendilerinin ırkçı olduğunu üzüntü ile öğrendim. Tahmin ediyorum ki siz de öyle bir ırkçısınız. Çünkü bu yazıda, ırkçılık yapıldığını çıkaracak kadar gözü karamış, ancak bir ırkçı olabilir. Yanılıyor muyum? Bence kardeşim gözlüğünü değiştir. Ama zihin değişmedikçe gözlük de bir şey yapamaz… Sana da hakımı helal ediyorum ama seninkisi ‘kamu’ davasına da girdiği için bilmeyirom Cenab-I Hak da affeder mi?

Ha bu arada, nuhun çocuklarının ne kadar silah aldığını merak ediyorsan bir de Barzaninin askerlerini kimin yetiştirdiğini incele!

Ahmak kimdir?

Ahmak diyendir asıl, “müslümanlar”a ahmak diyen, üstelik basiretsizdir hem de, ayete “canımı sıktı” diyen.

Cemaleddin Nuri 2008-12-30 00:13:53

Evet Cemalettin effendi, müslümana ahmak diyen ahmaktır. Hem de basiretsiz bir ahmak!

Okuduğunu anlamaktan aciz, anladığını derk etmekten habersiz ve sonra çıkıp müslümanlara ahmak diyen adam nasıl ahmak olmaz ki! Size katılıyorum.

Siz, sizi ısıracak itin üzerine gittiniz mi hiç? Sizi dövebileceğinden emin olduğunuz birine, ona hiç bir şey yapamayacağınız bir anda efelik yaptınız mı hiç? Elinde silah tutan ve o silahı eteşlemekte tereddüt etmeyen hayudta çoluk çocuk bur olup taş attınız mı hiç? Yapmadınız değil mi? Neden yapasınız ki? Ahmak mısınız ki bunu yapasınız!

Ama bak şu filistinli liderlere! Tevhidin gereği olan birlik beraberlik içinde bile olamamışlar ama belaya çomak sokmasını biliyorlar. İsrail’in suçu yok mu deme bana lütfen. Burada, o sorunun yeri olmadığını biliyorsun.

Adam zaten bela arıyor. Dünyanın tüm gaddar güçlerini arkasına almış, fırsat bekliyor. Sen ona bir şey yapasın da sana saldırmak için bahane olsun. Sen ne yapıyorsun, bir fısım olmayan kassem füzeleri atıyorsun, gel beni bombala diye. Bu ahmaklık değilse nadir kardeş? Basiret, feraset ve cesaret böyle bir şeyde ben mi bilmiyorum?

Ne ise canını sıkma. İlla da canını sıkmak istiyorsan neden canımın sıkıldığını izah etmeye çalıştığım “bence yanlış” diyen arkadaşın bahsine bak!

Fetih

Resul-u Ekrem’in iltifatını almış müjdesini gerçekleştirmiş Fatih Sultan Mehmed Han’ın, yahudiye vatan toprağı satmayan (filistinlilerin aksine) Sultan II. Abdulhamit Han’ın gün gelecek elbet bu kere de Hak Teala’nın haber verdiğini yerine getirecektir. Yeryüzünde tekbir yahudi kalmayana kadar. Ancak korkum odur ki tarih boyunca merhamet eden millet olmuş ve acımışız ancak hep acınacak duruma düşmüşüz. Yemin ediyorum ki 3 ten 5 e şart olsun yeryüzünden silinecekse yahudi benim canım feda. az kaldı.

Selim DURMUŞ 2008-12-30 00:06:23

Selim kardeş, size katılıyorum. Ancak yine de derim ki öfkenize gayret de katın. Resullulah efendimize bir kadın gelir ve der ki “Ya rasulallah keçim uyuz olmuş. Günlerdir dua ediyorum ama uyuz geçmiyor!”

O eşyanın, ve hikmetin hakikatinin farkında olan iki cihan serveri kadını güldürmek için der ki “A kadın eğer duana birazcık katran katabilseydin, duan çoktan makbul olurdu”

Diyorum ki evet, onları bekleyen bir mukadderat var. Bunu hak da ediyorlar. Ama birinin onların ayağının altına küşne sermesi lazım. Biliyorsunuz kıssayı. Güya müezzinin biri biri nefsine mağlup olmuş, evil bir kadınla günah işliyormuş. Bunu adam da biliyornmuş ama mazlum ve çaresiz bir insanmış anlaşılan dua ediyormuş ki allah belalarını versin diye!

Adamın oğlu da farkında ve bunu içine yediremezmiş. Ikide bir babasına ‘Baba şunların cezasını ver” der dururmuş ama adam dermiş ki “Allah onlara belalarını verecek”

Sonunda çocuk bakmış ki olacağı yok, bir gün müezzinin minareye çığktığı sırada arkasından çıkıp minarenin basamaklarına küşne dökmüş. Küşne sert, saçma gibi bir şey. Bir kere kaydınız mı daha kendinizi tutamazsınız. Tabi muezzin de o akibetten kendisini kurtaramamış ve düşep param parça olmuş. Ölmüş. Adam oğluna demiş ki, “Bak oğlum gördün mü Allah nasıl belasını verdi?”

Çocuk “Baba demiş ben küşneyi ayaklarının altına sermeseydim o daha çooook….”

Evet zalimin cezasını bulması için insanların da kendilerine düşen vazifeleri yapmaları gerekir. Tabii ki esasına ve usulüne göre. Sen dünyanın en güçlü ordusunun üzerine sopayla gidiyorsun. Olmaz. Aynı silahla mukabele edeceksin…

Allah’ın usulü böyledir. Bir zalimin zulmünü bir diğerinin eliyle giderir. Kendisi istediğini elbette yapabilir ama o zaman şu alemin bir hikmeti kalmaz. O bize demiyor mu ki, birinizin zulmünü diğeri ile gidenmeseydim, yer yüzünüde içinde adım sıksa anılan mescidler, havralar, kiliseler kalmazdı diye. Onlara karşı yurtlarımızı, mallarımızı, kültürümü, çocuklarımzı savunacağız ki Allah da bize izzet versin.

İnşallah bu mazlum millet adına bu işi Türk milleti yapacaktır.

İnan ki İsrail’in çekindiği tek kavim, ‘kuzeyi’nde outran, kavimlerin yok edicisi’ (Yeremye 4. bölüm beşinci ayet ve devamı) ayetlerinde haber verilen kavimdir. Anadolu’da outran aslant. O, onları kazıyacak deniliyor…

Bizim onları kazımak gibi bir derdimiz olamaz. Bizim tek derdimiz adalet olmalı. Allah sulme karşı dik tduranı aziz eder. Ama sadece izzetlme olmuyor bilgi ve teknoloji lazım ve güç lazım. Imkan lazım. Bunu temin etmemiz gerekiyor…

Eline sağlık

Epeydir böle güzel yazı okumamışdım ya Herçey var içinde kalemine eline koluna sağlık

sait coskun 2008-12-30 00:05:42

Eyvallah Sait Kardeşim.

Allah ilmini, anlayışını, rızkını ve maişetini genişletsin. Seni Saidler katında yazsın. Hakka yürüdüğünde seni salihlerle birlikte haşretsin. De ki, “Ey rabbim, eğer bana azab edeceksen, ben senin kulunum. Sana karşı koyamam. Fakat beni bağışlarsan Allahım, biliyorum ki sen Aziz ve Hamidsin. Bu senin şanındandır!”

Hakkın tecellisi

sıkmayın canınızı ,hak tecelli edecektir,ama kimler tarafından o belli değil,Musanın büyüdüğü yere bakın!

ahmet görmüş 2008-12-30 00:05:09

Eyvallah Ahmet kardeşim.

Allah hamdini arttırsın. Tevekkül, müminin sığınağı ve sefinesidir. Ona girer selamete ulaşır. Tabi vazifesini yaptıktan sonra…

Sebeplere tevessül etmeyi gerektiren işlerin başında duaya ve tevvüle sığınmak, itikadi suçtur. Çünkü sebepler sünnetullahtır. Sünnetullaha uymamak edebe uygun değildir.

Ben inanıyorum, Allah’ın her şeye gücü yeter. Ama biz de üzerimize düşeni yapmazsak, ‘Gidin senle Rabbin savaşın, biz sonra geliriz’ diyen Yahudilere benzeriz, maazallah!

ayrıca

Şimdi gelelim Körfez savaşına ve Irak’ın işgal edilmesine! Bu da mı Kur’an’da var diyeceksiniz biliyorum ama, var. Bu nasıl bir üslup her şey Allah (C.C) iradesiyle gerçekleşiyor yani bence Burada Kur’an’dan bahsedilirken (haşa) sanki bir edebi eserden alınmış bir parça gibi o da var mı var bu da var mı var gibi abuk hatta subuk bir ifade olabilir mi??

emre altıparmak 2008-12-30 00:04:35

Emre efendi,

Sizin uslubunuz da benimkinden pek farklı olmamış hani!

Ne ise… Tahmin ediyorum ki Kur’ana olan saygınızdan böyle tavır koydunuz. Ama yaklaşımlarınız hiç de Kur’ani değil.

Bir şeyin Allah’ın izniyle olması başkadır, Allah’ın ona müsaade ediyor olması başkadır, Allah’ın takdiriyle olması başkadır.

Eğer sizin anladığınız gibi bakarsak, olup biten her şey Allahın izniyle olduğuna göre o zaman Amerikalılar ıraklılara iyi etti, Yahudiler de Filistinlileri… Başlarına böyle bir şey geldiğine göre Allahın müsaadesi var ki yapıyorlar. Ne yapacağız şimdi?

Bu hükümleri, sizin sandığıınız gibi anlarsak yan gilep yatabiliriz, öyle mi?

Elbette olanda hayır vardır. Ama hayrın her ortaya çıkış şekline tahammüle edebiliyor musunuz? Hele bir nefsinize sorunuz bakalım ne diyor! (Ayrıca Bknz. 25/72. ayet)

Bu iste filistinin hic mi sucu yok?

Biraz akıllı olmak lazım. Didnin bir, vatanın bir, milliyetin bir mezhebin bir. Peki ne diye el fetih ve hamas olarak ayrılıp dalasıyorsun kardesim? Hic mi kafa yok? Filistinliler kendini kurtaramaz. Onları su asamada ancak lubnanın aslanları kurtarır. Baskası degil. Birlik olmayı hala ogrenemediler ise bu da onların sorunu ancak filistinlileri kurtaran baskaları olur ise bu filistinin kurtulusu anlamına gelmez.

Küskün yorumcu 2008-12-30 09:12:40

Sevgili Küskün Yorumcu, küsme!

Yönünü bu tarafa dön. Basiretin ve ferasetin seni isabetli bakmaya alıştırmışsa bununla övün. Hakikati çıplak görmek ve algılamak, her dönemde sahibini yalnız bırakmıştır. Sen şükret, derimizi yüzmüyorlar.

Küsme. Çünkü rıza, imanın azam mertebesidir. Herkişi değil, er kişi işidir. Sonuna kadar yapacağını yaptıktan sonra yine de Rabbisinin takdirine gönlünü açar. Yapabileceğinin tamamını yaptığı için, kendisine isabet eden şeyin Allahtan geldiğine artık emindir. Ona rıza göstermek işe er kişi işidir.

Küsmemek, hayattan hoşnut olmak ‘fıtri rızadır’ diyor Mevlana. Derdi tasası olmayan insanın yüzü al aldır. Al yüzlü razıdır ki al yüzlüdür.

Peygamberimiz, ‘Mümin bir delikten iki kere ısırılmaz’ diyor. Ama Hamasın bu kıytırık füzeleri seabebiyle on keredir binlerce masum öldürülüyor. Akıllanmadılar, akıllanmayacaklar. Çünkü sürekli birileri bizim yanlışlarımıza alkış tutuyor. Biz de zannediyoruz ki doğru yoldayız. Feraset ah feraset!

Onur Kırıcımı Dediniz?

İsraillilerin Türkiye ve başbakanını düşürdüğü onur kırıcı durum demişsiniz.Birşey yanlış galiba.Türkiye başbakanı ABD’nin BOP projesinin gönüllü eşbaşkanı olarak kendisini ve Türkiyeyi enbaşta o duruma düşürdü zaten.İsrail başbakanı barış görüşmesi için değil sayın eşbaşkana görevini dikte ettirmek içim gelmiş olmasın.

HAMDİ SÜRÜCÜ 2008-12-30 08:38:42

Sevgili Hamdi Sürücü,

İsrail Başakanının eş başkana bilgi verip vermediğini zaman gösterir. Hainler mutlaka bedel öder. Allah dilin, gönlün ve gözün ihanetini asla affetmez.

Şu veya bu oldu bilmiyorum ama Türk halkının onurunun incitildiği ortada.

Bu millet âlicenaptır. Sabırlıdır. Onlarca milleti altı yüz yediyüz yıl boyunca bir çatı altında barındırıp idare ittiği için derisi geniştir. Fakat bir kere ayağa kalkmayı görsün. Amerika da onun bileğini öpmek için sıraya girer ve girecektir. 2019 ve 2037’yi bekle…

Mehmet Ali Hocam

Allah Sizden Razı Olsun diyorum. Sizin gibi insanlar yönetsin bu ülkeyi, bakın ne güzel bir yurt olur Türkiye.

yigit genckan 2008-12-30 08:36:36

Yiğit kardeşim Allah sizden de razı olsun.

Ben becerikli biri değilim. Idare etmesini bilmem. Çünkü merhametin aklımı aşıyor. İdereci adil ve dirayetli olmalı. İnşallah bu halk sahibini bulur ve kurtla kuzunun birlikte yayıldığı zamanları başlatır.. İnşallah

Kader asla değişmez

Mehmet Ali Bey, Yazdıkşarınızın çoğu doğru. Ama yanlış olan Allah’ın kaderinde yazıp Kuran’a da ayet olarak koyduğu bu delillerin değiştirilebileceği ifadeniz. Hayır asla korkmayın eğer onların plaları varsa hiç şüphesiz TÜM EVRENİN İNASNLARIN SAHİBİNİNDE BİR PLANI VARDIR, ve O bütün gözleri ve kalplardekini bilir ve dilediğine ilham eder ve bir anda tüm İslam alemini göndereceği bir kulu ile MESELA MEHDİ ile (ONUDA TÜRKİYE’DEN mesela İstanbul’dan çıkararak) doğruyu samimiyeti ve Allah’a kulluğu öğretir.

Ali Gürçay 2008-12-30 07:36:56

Ali Gürçay kardeşim,

Kader değişir. Takdir de değişir. Allah kendi takdirini, tebdil, tağyir, tatil ve iphtal etmeye mutedirdir. Kader bahsinin içinde bir kanun vardır; adı ‘ata’dır. Yani lütuf.

Şöyleki, diyelim size bir bela isabet edilmesi mukadder oldu. Sizbilerek veya bilmeyerek bir dua veya iyilik yaparsınız. O mukadderat, tam kaza olacakken, o güzel fiil araya girer ve dur! Der. O da sizden savar gider.

Bir yazının ‘ketebe’ olması ile ‘ahsa’ olması farklı farklıdır. Allah her şeyi ‘imam-ı Mübin (hard disc)’de ‘ahsa’ etmiştir. Eskiler Compüte etmeyi bilmedikleri için bu kelimeyi ‘yazdı’ diye aktardılar. Ama bugün biz, ‘sayma’ diye ifade edebiliyoriuz. Yani bilgiyi compute etmek. Saymak başkadır, yazmak başkadır. Alemin işleri Cenab-I Allah, imamı mübin dediğimiz bir kütükte sayıp saklamıştır. Bu yazılmış ve tashih edilmesi imkansız bir kitap değildir. Senin bilgisayarındaki dosyalar ve dökümanlar gibidir. Çekersin bir yazıyı, ‘edit’lersin. Yeniden yazarsın, yazılanı değiştirirsin, dlate ve save edersin.

İşte kainatın bilgileri veolayları da Allah’ın kudreti karşısında böyledir. Orada yazılanı değiştirmek veya aynıyla tatbik etmeyi Allah insanın iradesinin, ortaya çıkış şekline bağladı. İsteyene veririm dedi. İstemesini bilmeyen ise bir körlük içinde kalır buyurdu. Akıl nimetini kullanarak istediğin zaman o da sana verir. Geçmiş kavimlerin de uçağa binme imkanları vardı. Onlar bilmediler, bilmek istemediler allah da onlara uçak vermedi…

Bu uzun bir bahistir. Hem kader münakaşa ve münazara şeklinde konuşulmaz. Yüzyüze kouşmak evladır. Haa her sorunuza cevap verebileceğim demiyorum. Sakın ha! Sadece şu konu, bildiğiniz gibi değil demek istiyorum. Ama zinninizi oluşturan kavramlar orada öylece kaldıkça hiç kimse sizi bsilidiğinizin dışında bir kaanate ulaştıramaz. Sevgiler…

İçimizdeki Yahudi ERGENEK-ON

Mehmet Ali Kardeşim Gerçekten çok güzel bir yazı.Selam ve muhabbetle.Biz hala içimizde barışık değiliz.Hala ABD ve yahudinin uşakları ERGENEKONCULAR ve PKK ile çatışmalar vs varken, Kendi iç sorunlarımızı halletmemişken nasıl israille savaşacak.Evet Savaşmalı siyaseten ve madden.ama nasıl. Bakın Hele Şu Ankara Blelediye başkan adayı Karayalçına: “Ak Parti kazanırsa DELİ ERGENEKON ÇIKACAK VE ORTALIK KARIŞACAK diye biliyor.Bu ne utanmazlık.

buket akalın 2008-12-30 05:02:37

Haklısınız Buket kardeşim.

Müminler, bir yapının tuğlaları gibi birbirine mahkum ve hakim olmadıkça, tevhid fikri ruhumuzun bütün köşelerini kuşatmadıkça, doğru hareket etmeyi de beceremeyiz. Ama ümitvarız. İestikbal inkılabatı içinde en gür seda İslmamın sedası olacaktır. Neden herkese terakki dünyası olan bu yer, bize tedenni dünyası olsun ki. Bizim de dünya nimetlerinden ve izzetten payımız var ve alacağız!

Bence….

Ahmakça diklenmek kısmına kesinlikle KATILIYORUM..Çünkü Hamasın basiretli aklı başında olan liderleri zaten israil tarafından öldürüldü..Ateşkesi bozan hamas dikatinizi çekerim..Taşla sopayla (sebepler planında) israili yenemezler..Dünyanın en güçlü ordularından biri ve arkasında ABD gibi bi abisi var..Hamas eğer iyi bişey yapmak istiyosa daha fazla ölüme sebep olmasın , filistinin güçlenmesi için çalışsın..

tahir mutlu 2008-12-30 04:37:39

Tahir Mutlu kardeşim

Allah taharetinizi ve mutluluğunuzu ve ferasetini ve fakahetini daim etsin! Adınızla ve soyadınızla müsemma olasınız.

“Müminin ferasetinden korkun. Çünkü o, Allah’ın nuru ile bakar” buyurulmuş. Ona masadak olmuşsunuz, sizi tebrik ederim!

Ilk önce Türkiyenin yerli israillerin boyundurugundan kurtulmasi gerekli!

Kimdir bu yerli israilliler? Ekonomiyi (TÜSIAD) ve medyayi (Dogan & Co.) elinde tutarlar. Yargi (mason) onlarin elindedir (Bkz. AYM ve Danistay), Türkiyenin göz bebegi TSK nin basina ise aglama duvarinda poz vermeden gecemezsiniz. Amerikan mali savas ucaklarinin bakimini israil yapar. Müslüman olan namaz kilan irticaci diye ordudan atilir. Islam’dan adaletden bahseden asagilanir ve medyada lince tabi olur. Mason medya milletin ahlakini eksilere ceker. Iste yerli ma$a ve u$aklar! Ilk cözülmesi gereken sorun!

Murat Öztürk 2008-12-30 02:35:02

Aynıyla katılıyorum Sevgili MURAT kardeşim.

Bu durum, İsra suresiende geçen (Sizi mallar ve oğullarla destekleyeceğiz) ayetinin bir mucizesidir ki gerçek olmuş. Onları bertaraf etmeye gerek yok, işlerimizi onların elinden abilsek yeter. Sevgiler..

katılmadığım nokta

bence yahudi ırkı ikinci yok oluşlarını hitler zamanında yaşadılar. o zamanda büyük bir bozguna uğradılar ama yedi canlı bir millet bunlar. bence hepimiz ilk iş olarak dünyada ne kadar yahudi firması varsa onların mallarını boykot edip almamak çünkü bu arsız ırkın en büyük silahı parası parasız yahludi hiçtir.

esma efesli 2008-12-30 02:24:24

Esma hanım,

Tabii ki, benimkisi gibi sizinki de bir yorum. Ama ikinci yok edilişi öyle Hitlerinki gibi basit bir şey olmayacak Allahu a’lem.

Çünkü Peygamber efendimiz, ‘Bir ağaç bir taş bile arkasında gizlenen yahudiyi haber verecek” buyuruyor. Bu, umumi bir nefret demektir. Yahudiye karşi belki gizli bir nefret vardır ama bugün kimse onların canına kast edecek kadar nefret etmiyor.

Yani zalim olmasalar, otursalar oturdukları yerde, neden canlarına kast edilsin ki. Kendileri başlarına belayı çekiyorlar. Demek ki sonunda da hakketiklerini bulacaktır.

Bir de onlara verilecek bela ile ‘Ahiret’ arasında bir ilinti kurulmuş Kur’an’da. Bu, top yekün bir yok edriliş de olabilir o yüzden. La ya’lemul gayba illallah!

emredersiniz paşam

sen istedin die hamas israille anlaşma imzalasın altnda bnlerce taviz versn o zaman kurtulurlar rahata kavuşurlar dimi…bu haklı direnişi ahmakça diklenmek olarak tabir eden bu şahsiyeti kınıyorum.hem de asıl suçlu hamastır diyen abd yi kınadığım gibi.aralarında hiçbir fark yok…uyanın müslümanlar israili amerikayı kınadığınız gibi böyle adamalrı da kınayıp tel in edin…

Bilal Çalışkan 2008-12-30 01:36:

Bilal Çalışkan Bey,

Sözlerinizin ve temennilerinizin aynıyla size mukabele etmeyi göze alamam. O kelimeyi bir müslüman için asla kullanmam.

Size bir vaka hatırlatayım. Bir gün bir seriye sırasında Aişe validemizin devesi inatlaşır ve kalkmak istemez. O kadar direnir ki sonunda Hz. Aişe Validemiz öfke ile “Kalk l..net deve!” der. Bu sözü duyan peygamberimiz büyük bir irkilmeyle, Hz. Aişe validemize döner, ‘Uzak dur o deveden, dokunma ona!” der. Ve deve salıverilir!

Bir mümin için söylediğin aşağılatıcı veya hakaret içeren kelimenin gelip seni bulması mukadder olduğuna göre ben olsan o kelimeyi kulanmazdım. Hadi öfkeni yutamadın sen de bana dönüp ahmak sensin!” diyebilirdin. Ama telin… Yazık!

Bir hadiste peygamberimiz şöyle buyurur. “Kişi bir fiil işler veya bir söz söyler. Onunla cehenneme gideceğini aklının ucundan bile geçirmez. Oma onun o sözü veya filili gadabı-I ilahiye dokunduğu için, ona cennet ebediyyen haram olur. Bir kişi de var ki bir söz söyler veya birtavır sergiler. O da Allah’ın çok hoşuna gider. Cenab-I hak o söz ve tavırdan dolayı ona cehennemi ebediyyen haram kılar’ buyurur. Diyelim ki ben hata yaptım, yanlış tefsir ettim veya sözümde haddimi aştım. Sen bana aynıyla muamele edebilirsin. Ama beni telin ettiğin Amerika ile aynı kefeye koyma hakkını nasıl kendine veriyorsun?

Ben yine de bu sözlerinizi izzet-iislamiye ile söylenmiş sayıyorum ve hakkımı helal ediyorum! Senin için bir anlamı varsa tabiii…

bu ne benzerlik;

mehmet ali bulut’un bu yazısını, aynı sütundaki nuh gönültaş’ın “gazzeyi bombalayan israil” başlıklı yazısıyla birlikte okuyun. bu benzerliği anlayamadım. yanılıyormuyum acaba……

hüseyin altın 2008-12-30 10:20:09

Hüseyin Altun kardeşim,

Benim yazdığım bir gazetem veya sütunum yok. Ben yazımı yazıp başındra Nuh kardeşin bulunduğu site yöneticilerine gönderirim. Yazım orada yayınlanır, sonra Haber7 editörleri lütfederlerse alıp yayınlarlar.

Nuh kardeşimiz, kalemi sağlam ve popüler bir yazardır. Ne konu bulmakta zorluk çeker, ne ifadesini yazmakta. Bazen aklın yol birleşir. Demek ki bu kere de öyle olmuş.

Siz manaya ve maksada bakın. Esas olan odur.

Ayet dosdoğru ve yerindedir!

“Kimbilir belki de Rab yine de size merhamet eder!” (İsra 8) şimdi bu ayet mi canınızı sıkıyor hocam bence yanlış düşünüyorsunuz. Eğer öyle olsaydı Taif’te Hz. Peygamber.i taşladıklarında Hz. Peygambere (sen iste yerle bir edeyim) diye yakaran Cebrail (as).a Hz. Peygamber; “bu kavimden müminler çıkacaktır” diye cevap vermezdi… Allah dilediğini yola getirmez mi ve affedip bağışlamaz mı?

Ahmet Beşikçioğlu 2008-12-30 10:18:18

Evet, Ahmet Beşikçioğlu kardeşim, ayet dost doğru yerindedir.

Zaten öyle olduğu için ödüm kopuyor. Ben ayetin manasından sıkılmıyorum ki. Ayetin necesi ve hakikatinden korkuyorum. Başıma geleceklerder sıkılıyorum. O ayetin neticesinin bize isabet etmesinden korkuyorum. Doğru anlamak gerekir. Kuran’dan veya onun bir harfinden sıkılmak ne haddimize. Neticelerinden korkuyorum. Neticelerine bakıp canım sıkılıyor. O kadar. Ayrıca bak (“bence yanlış” diyen arkadaşa verdiğim cevaba…)

Ey Benim Saf Kalpli Halkım…

Bu ülkenin başına musallat olan p.k.k belasının ilk kampları nerede kurulmuştu biliyormusunuz.filistinde…ve orada yetişen katiller güneydoğudaki bebeklerimizi katlediyorlardı aynen bugünkü katil israili in yaptığı gibi.ve benim saf halkım çoluğuyla çocuğuyla bu kış gününde çıkıp eylem yapıyor.elbetteki israili nefretle kınıyorum.ama bu filistinin bir zamanlar bizi arkadan vurduğu gerçeğini değiştirmiyor.ayrıca osmanlıyı da avrupaya bunlar satmamışmıydı ?.azıcık tarihimizi araştıralım.lütfen…

cargo1907 2008-12-30 10:13:24

Sevgili Cargo 1907

Yorumunuza cevap yazmayı abes bulduğum için onu aynıyla aşağıda tekrar ettem, küçük bir iki tashihle… Sevgiler..

“Bu ülkenin başına musallat olan p.k.k belasının ilk kampları nerede kurulmuştu biliyormusunuz. Filistinde…ve orada yetişen katiller güneydoğudaki bebeklerimizi katlediyorlardı, aynen bugünkü katil İsraili’in yaptığı gibi. Ve benim saf halkım çoluğuyla çocuğuyla bu kış gününde çıkıp eylem yapıyor. Elbetteki İsrail’I ve zulümlerini nefretle kınıyorum ama bu Filistinin bir zamanlar bizi arkadan vurduğu gerçeğini değiştirmiyor. (Bevgili Cargo bu hatırlatmaları sık sık yapmaya gerek yok bence. Unutalım ki kardeşlik olsun. Biz alicenap bir milletiz..)Aayrıca Osmanlıyı da Avrupa’ya bunlar satmamış mıydı ? Azıcık tarihimizi araştıralım lütfen…

selam

Hacamızın bakış perspektifi çok güzel, endişesi ise yersiz zira; “Peki ön sebepleri değiştirerek sonucu değiştirmek mümkün mü? Evet mümkün. ” Yahudiler bu bilgiyi Kullardan bir Kul ile Musa nın yolculuğu esnasında gemi hadisesinden öğrendiler…Hz.Musa sabırsız davrandı ve 3 ilimden fazlasını öğrenemedi oysa Allahın nice Sabırlı kulları vardır ki onlar Kullardan bir Kulun ilminin tamamını öğrendiler…sabır ve Dua kafi…vesselam.

arif hüseyin 2008-12-30 10:07:16

Bu da bir yorum sevgili Arif Hüsiyin, kardeşim.

Rabbimiz, “Namaz ve sabırla benden yardım isteyin!” diyor. Namaz ve sabırla isteyeceğimiz yardım ne peki? Yardım dediğin şey; sen elinden geleni yaparsın hakkıyla, aciz kaldığın ve yetişemediklerini ikmal etmesi için de Allah’tan yardım istersin, öyle değil mi?

Ama biz yapacağımızı yapmadan, sırf yardım istersek, halimiz, ‘Allah gitsin bizim namımıza savaşsın’ diyen eski Yahudilere benzemez mi?

Yine hatırla ki, Hz. İsa, kendisinin Romalılara ihbar edileceğini hissttiği zaman “Men ensarî ilallah” (Allaha giden yolda kim bana yardım eder?) diye sorduğunda Havariler ‘Biz Allahın yardımcılarıyız’ dediler. Hz. İsa neden doğrudan Allah’tan yardım istemedi de Havarilere müracaat etti? Sonra Havarilerin ‘biz Allahın yardımcılarıyız’ demeleri sence doğru mu? Kuran bunu, öyle zikrediyorsa bunu nasıl anlayacağız? Bu, neyi kast ve ifade ediyor? Bir düşünürseniz, bana hak verirsiniz. Ve o zaman sizin de, içinde bulunduğumuz hallere ve bu hallerden dolayı bize isabet edecek ayetlerin masadaklarına canınız sıkılır…

İki yanlış bir doğru etmez.

Allah’ın (c.c.) hiç bir ayeti hakkında kötü söz söylenmemeli. Yüce rabbim bizi yoktan var ettiği gibi, tümden yok etse de biz onun kulu ve kölesiyiz. En önemli uzvumuz olan beynimizi (aklımızı) doğru kullanaırsak her şeyi daha net anlarız. ABD=Yahudi uşağı kim? İslamiyeti bu günlere taşıyan ve yücelten araplar mı, yoksa Türk milleti mi? En b..ktan davaya bile Türk=Ergenekon adını veren kim? Sonra çıkıp İsrail’i yok edecek olan kavim olarak Türk’leri gösteren kim? İnsanda biraz utanma olur beyefendiler.

MUSTAFA POYRAZ 2008-12-30 10:06:20

Mustafa Poyraz kardeşim, işte ben de tam sizin dediğinizi diyorum:

„En önemli uzvumuz olan beynimizi (aklımızı) doğru kullanaırsak her şeyi daha net anlarız.” Öyle değil mi. Ayetleri anlamada dahi beynimizi kullanalım lütfen…

tebrik ediyorum

güzel yazıydı sayın bulut allah teala merhametlilerin en merhametlisidir firavuna bile ne kadar çok merhamet etmiştir fakat sonunda firavun yine akıllanmadı da helak oldu israiloğullarının da sonu bir gün gelir ki deccalin gelmesi yakındır hz mehdi onu alt edince islamiın altın çağı başlayacaktır ama israile şu an için kim dur diyecek onu çözemiyorum en büyük aday bana göre irandır ve hilafet sancağınıda iran bizden devralır bu durumda bencede onlar hakediyor bizim millet uçmuş korkarım bize de bi nusibet

mehmet akın 2008-12-30 09:52:48

İnşallah Mehmet kardeş

İnşallah o iki simin orduilarındaki akınlarda sen de hazır bulunursun. Eskiden cihad yalınızca kılıç kalkanla yapılırdı. Şimdilerde ise usul değişti. “Biz harici cihadı Kur’an’ın elmas kılınçlarına havale edelim… Zira medenilere galebe çalmak ikna iledir. Bakınız Bediuzzaman ne diyor: “Herbir mü’min İ’lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi, maddeten terakki etmektir. Zira; ecnebiler fünun ve sanayi silâhiyla bizi istibdad-ı mânevîleri altında eziyorlar. Biz de fen ve san’at silâhiyla, İ’lâ-yı Kelimetullahın en müthiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilâf-ı efkâra cihad edeceğiz. Amma; cihad-ı haricîyi, şeriat-ı garrânın berâhin-i katıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz; zira, medenîlere galebe çalmak, ikna iledir; söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur!… (Tarihçe-I Hayat, 55)

güzel yazı

evet bizde de var arapta da var sigara iciyorum türk sigarası varmı olanı biteni satmadıkmı amerika yada yahudiye mallarını alma diyemezsin olanı onlara sattık

oguzhan karanfil 2008-12-30 09:46:48

Oğuzhan Karanfil kardeşim teşekkür ederim.

Evet, mümin basiretli ve feresetli olmalı. Ama ne yaparsınız hata yapmak da insanın hakkıdır. Ne yapalım olan oldu. Yanlış yaparak bu hala düştüler diye biz kardeşlerimize acımamazlık edemeyiz. Hem sen yani bzler uzun müddet bu ümmetin ağabeyleri olduk. Ona göre hareket etmeliyiz: Said Nursi Hutbe-I Şamiye adlı eserinde şöyle diyor:

“Ey bu camideki kardeşlerim ve kırk-elli sene sonraki âlem-i İslâm mescid-i kebirindeki ihvanlarım! Zannetmeyiniz ki, ben bu ders makamına size nasihat etmek için çıktım. Belki buraya çıktım, sizden olan hakkımızı dava ediyoruz. Yani, küçük taifelerin menfaati ve saadet-i dünyeviyeleri ve uhreviyeleri, sizin gibi büyük ve muazzam taife olan Arap ve Türk gibi hâkim üstadlarla bağlıdır. Sizin tembelliğiniz ve füturunuzla, biz biçare küçük kardeşleriniz olan İslâm taifeleri zarar görüyoruz. Hususan, ey muazzam ve büyük ve tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Araplar, en evvel bu sözlerle sizinle konuşuyorum. Çünkü bizim ve bütün İslâm taifelerinin üstadlarımız ve imamlarımız ve İslâmiyetin mücahidleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk milleti o kudsî vazifenize tam yardım ettiler.

Onun için tembellikle günahınız büyüktür. Ve iyiliğiniz ve haseneniz de gayet büyük ve ulvîdir. Hususan kırk-elli sene sonra, Arap taifeleri, Cemahir-i Müttefika-i Amerika gibi en ulvî bir vaziyete girmeye, esarette kalan hâkimiyet-i İslâmiyeyi eski zaman gibi küre-i arzın nısfında, belki ekserisinde tesisine muvaffak olmanızı rahmet-i İlâhiyeden kuvvetle bekliyoruz. Bir kıyamet çabuk kopmazsa, inşaallah nesl-i âti görecek.

Sakın kardeşlerim, tevehhüm, tahayyül etmeyiniz ki, ben su sözlerimle siyasetle iştigal için himmetinizi tahrik ediyorum. Hâşâ! Hakikat-i İslâmiye “

izin alamaya gelmiş olabilir mi?

israil başbakanı saldırı için izin almış olamaz mı; herkesin dilinde ters köşe. bizimkilerde seçim var. israile uzaktan bağırayım sesim zaten oraya kadar gitmiyor demiş olmasınlar.

kara kara 2008-12-30 09:45:45

Benim bunu bilme imkânım yok Kara Kara kardeşim!

Ama hiç bir şey ilânihaye saklanamaz. Önünde sonunda ortaya çıkar.

Fakat sanmıyorum öyle bir şey olsun. Türkiye Filistin aleyhine bir ittifaka girmez. Aldatılabilir ama… Veya birileri Türkiye’yi aldatmak isteyebilirler Enver ve Talat Paşaların osmanlıyı Almanya lehine aldattıkları gibi… Çünkü Başbakanımız ciddi kızdı ve aldatıldığını söyledi. Demek ki tam tersi şeyler söylemiş olmalı Olmert.

Ama emin olabilirsin ki İsrail bir tek Türk milleti’nden tırsar. O yüzden ne yapıp edip, bizimle arasını iyi tutuyor. Baksanıza, bizim askerlerimiz gidip, ağlama duvarında gözyaşı dökebiliyorlar. Yani o kadar senli benli olmuşuz. Öyle değil mi?

Başlık Yanlış

Başlığı okuyunca sanki İslam’a karşı biri yazı yazmış diye algıladım. Bir ayetten “canımı sıkıyor” diye bahsedemezsiniz. Lütfen yazıyı kaldırın yada başlığı değiştirin. Bu başlığı kullanmanız canımı sıkıyor!

Mehmet Cebeci 2008-12-30 09:40:52

Mehmet Cebeci, kardeşim, sizin isminizde çok sevdiğim bir hocam var.

Ama o, sözlerin nereye gittiğini bilen ve bir tek mana ile yetinmeyen biridir. Siz de öyle yapınız bence.

İtiraz ettiğiniz konuyla ilgili, şu ana kadar çok açıklamalar yaptım. Onlarla iktifa edinirseniz ne ala. Yoksa Allah size sabır versin bizi de hidayetine erdirsin. Âmin!

onlar

Kitaplarıyla amel ettiklerini bilmezseniz yahudileri anayamazsınız.Tahrif edilmiş kitaplarında,”Onların çocuklarını duvarlara vurup öldüreceksiniz” yazan ve onu sallanarak hergün okuyan bu toplumdan ne beklenir.işte bu bebek katilliği kitaplarında var.Ve yazarımız çok güzel bir Kuran açılımı yapmış.eline sağlık.

barış dorsa 2008-12-30 09:30

İşin püf noktası işte burda Barış Dorsa Bey.

İsrail, yeryüzündeki tek şeriat devleti! Kimseyi de takmıyor. Çünkü parası var, bilgisi var ve bütün ekonomik düzenekleri, paraları kendi kasasına akıtacak şekilde kurmuş…

Ordusu dünyanın en güçlü 4. ordusu. Hava gücü tam Avrasya’nın yanlış duymadın tüm Avrasbya’nın en güçlü hava gücü. Adamların bir tek askeri, seninkinden 200 kişiye bedel. DNA, tohumlar ve savaş teknolojisinde dünyanın en ileri ülkesi. Sevgili kardeşim söyler misin, onlar bunu yaparken sizin eliniz armut mu devşirdi! Bak işte şimdi bizi keklik gibi avlıyorlar ve yaptıkları zulüm karşısında dünyanın gıkı çıkmıyor. Biz de sokaklarda nara atıp yürüyor ve ağlıyoruz. Ben buna itiraz etmeye çalıştım. Siz beni dinden çıkardınız. En iyi yapabildiğiniz bu zaten!

Onların, asırlardır, nasıl bir gayret ve çaba içinde olduklarını anlamak istersen, Hans Von Derschvam diye bir papazın Kültür Bakanlığımız tarafından yayınlanmış Anadolu Günlüğü adlı eserine bir bakınız. 1546-1560 yıllarında gezdiği Marmara şehirlerinde yaşayan yahudilerin birgün İsrail’de devlet kurmak için neler yaptıklarını anlatır… Papaz o zaman dalga geçer onlarla. Ama söylediklerinin, 500 yıl sonra gerçek olduğunu bugün biz görebiliyoruz… İşte çalışma ve gayretin, ilahi takdir nezdindeki gücü ve kıymeti budur!

Hz.Nuh’un çocukları!!!

Allah yolunda bütün ırklar eşittir..sadece Allah (c.c) ve Hz.Muhammed’e inananlar diğerlerinden ayrılırlar…Sanırım yine Irkçılık yapılmaya çalışılıyor..Türlerden Müslüman olmayan devletler de vardır (Bulgar/Macarlar)!! Tevratın Şifresiymiş. Tahrip edilmiş bir kitabın nasıl şifresi olur???Yanlış bir yönlendirme!! Sadece Kur’an bize kaynaktır. Mehmet Ali bey Canını sıkan bir ayet demiş.. Şüphesiz ki Allah (c.c) herşeyi doğru bilir. Canını sıkma M.Ali Bey. İsraillilerin uydurma efsanelerinden yola çıkmayın lütfen

olgar kara 2008-12-30 11:46:02

Tamam, sevgili Olgar Kara.

Sizi dinlerim. Tahrif edilmiş Tevrat’tan uzak duracağım. Peki, siz elinizdeki Hak Kur’an’a uyacak ve onu doğru okuyabileceğinize söz veriyor musunuz? Mesela elimizdeki Kuran’a rağmen, şu islam ümmetinin neden böyle perişan olduğunu bana izah edebilir misiniz, o engin bilginizle?

Allah’ın gücü yetmiyor mu, şu Yahudileri çeksin mazlum Filistinlilerin üstünden? Kim zalim, kim mazlum? Ama vallahi Allah zulmeden değildir!

Irkçılık meselesine gelince… Sanırım sizin yüreğiniz o hastalğa tutulmuş olmalı. Şu yazıdan ırkçılık yaptığımı çıkardıağınıza ve Türk kelimesinden bu kadar rahatsız olduğunuza göre asıl siz ırkçılık yapıyorsunuz!

Kur’an bize kaynaktır demişsiniz. Emin misiniz? Hangi halinizi Kur’an ile test ettiniz ki, bunu söyleyebiliyorsunuz?

Ama yine de sizin tavsiyelerinizin bir kısmına uyacağım. Yazı yazarken, sizin gibi insanların da beni okuduklarını aklımdan uzak tutmayacağım… Sevgiler

Kem Söz

Sayın Bulut fazla tanımam ama isminizi zaman zaman burada görüyorum.Hamas için söylediğiniz kem söz sahibine aittir.Bizim gibi zavallılar ancak sıcak yerlerden canları ile mücedele edenlere sıkılmadan söz söylereler.Lütfen edeb ya hu.

mahmut taşğın 2008-12-30 11:29:44

Eyvallah Mehmet Taşkın kareşim, kem söz sahibine aittir.

Şimdi sözümü değiştiriyorum; Hamas tam da Kur’an’ın emrettiği gibi hareket ediyor! Çoluk çocuğun, masum insanların bombalarla öldürülmesini sağlayarak, bol miktarda müslümanın ‘şehid!” mertebesine ulaşmasını sağladı! Allaüh onlardan razı olsun. Zaten ölü müslam diri müslümandan daha iyi değilm mi? Arzu ettiğiniz gibi oldu mu sözüm?

-?

Teşekkürler!

yazının gırısı berbat Filisinin şu andakı sorumlusu LAık TC haa. Gıdın ısınıze.

Haydı ordan.Haydeeee.Devletımız din devletı olsa yanı Israıl bu katlıamı yapmıcak haa.Cocukmu kandırısınız sız.ISraıl baskbakanı ankaraya gelıyor ve ertesı gunu fılıstıne saldırı.Ve Bızım hkumetımız masumane bır tarz benımsıyor.Bakın hele bızde cocuktuk yuttuk.Sonra.Hıkayneın devamını seyredıyoruz.Bakıcaz ve gorecez.DAha neler cıakcak.

Orhan Kurtaran 2008-12-30 10:47:33

Peki, Orhan Kurtaran Bey; daha fazla çocuk kandırmamak için bir şey söylemeyeceğim.

Gerçekten siz benim yazdığım yazıya mı yorum yaptınız, yoksa bir şeyler yazmak istediniz de burası mı denk geldi? Nerde yazmışım ki, Filistin dramının sebebi Laik TC’dir diye…

Aha bıraktım size cevap vermeyi ve gidiyorum işimi!

Bu ne be

Abiciğim ne yazmışsın be. Kendime getirdi bu yazı beni. Abiciğim yalnız senin dediğin bu müslamlara düşen büyük yükü kaldıracak yine ferdler değil bunun da farkındayım şükür ki. Şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sada islamın sadası olacakdır.

locksmith 2008-12-30 10:45:57

Eyvallah Locksmith kardeşim!

Ben de seninle birlikte ümitvarım. Ama boş durmak yok. Bu dünya ve ondaki zaman fanidir. Şimşek gibi akar. O yüzden bir saniye durmaya hakkımız yok. Çalışacağız, istikbalin yüksek burçlarına ulaşmak için bu sonsuz denizde kulaç atacağız. Tabi nereye varmak zorunda olduğumuzu bilerek… İşimiz zor imkânsız değil. Çünkü Allah büyüktür. Bu ifadenin bize kattığı mana, ‘üstesinden gelğemiyecçğimiz hiç bir problem yoktur’ şeklinde olmalı!

neden Türk milleti kavramı

ben demorkasiye inanmış biri olarak millet kavramına normalde uzak durmam gerekirken özellikle dini konularda yaptığım araştırmalarda Türk milleti kavramına çok önem vermekteyi. zira islam dünyasının kurtuluşu Türk milleti modelinde idi. Türk milleti modeli kavme dayanmayan kültürel ve ahlaki bir millet anlayışı geliştirerek müthiş bir birlik ve beraberlik oluşturuyordu. Türk milletinin bu kadar kahraman görünmesi de bundan. ama özellikle etnik köken siyasetleri ile Türk kavramı ırka indirildi. bu kavramı sırf adına demokrasi ve eşitlik diyerek kürtler ırk kavramına çekmeye çalıştılar. bu oyuna gelen akp gibi nereye çkersn oraya gider partileri de inanılmaz çabalarla Türk milleti kavramını yıktılar. defalarca diyorum akp israil destekli diye. burada kurulmak istenen kürt devletinin amacı da bu birlik ve beraberliği yıkıp Türk kavramını etnikleştirmek ve zayıflatmak. bu kavramı sürekçi ırkçı lans edip çağdan koparmak. bakının tayyip ağzına hiç Türk milleti lafını alır mı? Türk kelimesini kullanmaz.

demokrat 2008-12-30 10:45:24

Sevgili Demokrat kardeşim, size samimi ve yürekten katılıyorum.

İslam dünyasına, öncelikle lazım olan şeyin, meşru hürriyet, cumhuriyet ve insan haklarına sıkı sıkıya bağlılık olduğuna ben de katılıyorum.

‘Demokrasi’nin bence bilinen birtakım arazlarını bir yana koyarsak, evet İslam dünyasının ekmekten ve sudan önce demokrasiye ve iradesini kendisinin kullanabileceği yönetimlere ihtiyacı var. Bunlar sağlanmadıkça, müslümanlar tebaa olmaktan ve reaya olmaktan kurtulamazlar.

Kur’an-ı Kerim, bir ayette inanan insanlara şöyle diyor: “Ey inananlar, Hz. Muhammed’e ‘râina’ diye seslenmeyin ‘unzurna’ diye seslenin”

Bunun anlamı şu: ‘Rea’, ‘çoban davarı güttü, gözetti’ deketir. Böyle olunca, insanlar ‘râina’ diyerek güya Hz Peygamber’e saygıyla ‘bize bak!’ diyorlar. Fakat o fiil hayvanlar için kullanıldığından, bilmeden, insan onuruna yakışmayacak bir tavır sergilemiş oluyorlar. İşte Kur’an, bundan sakındırıyor; inananların, kendilerini ‘reaya’ gibi algılamalarını yasaklıyor. ‘Siz davar değilsiniz. Kendinizi alçaltmaya hakkınız yoktur. Siz insansınız. İnsan, insana bakar” diyor. O yüzden de “insanın, insana bakması’ anlamına gelen ve ‘nazar’ fiilinden türeyen ‘unzurna’yi tercih edin” diyor. Bilmiyorum buradaki inceliği aktarabildim mi?

Evet, Müslümanların her şeyden ama her şeyden önce, hürriyete, demokrasiye, cumhurdiyete ihtiyaçları vardır. Çünkü hürriyet imanın bir hassasıdır. İslam düşüncesinin içine sinmiş mutezile ve cebriye gibi düşünceler ve insanı kaderin önünde çaresiz ve aciz farzeden yaklaşımların tamamı, istibdadın, baskının eseridir. Hürriyet ve demokrasiyi bilmedikleri için, tarikat erbabı bile bütün serazat yaklaşımlarına rağmen mürşide ‘sultan’ demekten kendilerini alamamışlardır.

Benim şahsen demokrasiye ve batılı anlamdaki hürriyet kavramına yöneltebileceğim tek eleştiri, demokrasinin, insanın ıslah edilmesi projelerini içermemesidir. İnsanı nefsinin insafsızlığına terk etmesidir. İslam buna müsaade etmez. Kişinin başkasına zarar vermesini istemediği gibi, kendisine de zarar vermeasini istemez…

Ankebut süresi

Herkesin elbette bir hesabı var ama onların ağları örümcek ağı gibidir…. Allah vaaadinden dönmez. Bir de bizim islamımıza bakın din bizde sadece dilde gezer. Savaş her ne kadar hoşunuza gitmesede size farz kılındı. onlarca ayetullah. varken daha ne dururuz hala anlamadım. Allahın israilleri değil bence bizleri özsüz, müslümanım deyenleri başta ben olmak üzere .israilliler insan değiller ya biz yuvaları basılan karınca bile olamayız.dua EDELİM ALLAH BİZİ KAHRETMESİN.hocama da teşekkürler. haydi kıyamaaaaaaaaaaaaa.

cihangir Gaffari 2008-12-30 10:38:27

Evet kardeşim, vallahi onların tuzağı ne kadar büyük olursa olsun, müslamanın iman ile kıyamına karşı dayanmaz. Ancak bunca zulümlerine rağmen ilahi tokadın gecikmesi, bana göre bu iş


Bu arada sevgili okuyucularıma verdiğim sözü tuttum. Bir önceki yazı için gerek eleştiri, gerekse teşekkür babından yorum yazan tüm okurlarımın yorum, itiraz ve eleştirilerine kendimce cevap vermeye çalıştım. Daha doğrusu izah ettim. Dileyen aşağıdaki adrese girip cevabına bakabilir. Gayret benden af sizden. Sevgilerimle (MAB)

http://www.gasteci.com/yazar15524.htm

*** *** ***

Bu yazı “05.Ocak.2009 18:24:13” tarihinde gasteci.com’da “İsrail ve canımı sıkan bir ayet (2) Yorumlar, tarizler, cevaplar…” başlığında yayınlanmıştır. Yalnız haber7.com’da yayınlanan yazıda yorum ve cevaplar yoktur.

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

Ayağı Yere Basmayan Bir Yazı (II) – (İfsat İktidarının Sonu)

Geçen yüzyılın başında onların taleplerine izin vermeyen Osmanlı’yı yıktılar ve İsrail devletinin kurulması önündeki manileri …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir