Kerbela Siyaseti ve İktidar (2)

Hz. Peygamber (asv) kendisinden sonra doğabilecek hadiseleri doğru tartmak; siyasi ve sosyolojik gelişmeleri ‘İslami’ ölçüde tartabilmek bakımından ümmetine iki sağlam‘mizan’ bırakmıştır.

Bunlardan biri Kura’an, diğeri Ehlibeyt!

Kur’an, ‘üzerinde ittifak edilmiş yegâne kaynak’ olmasına rağmen, tabiatı gereği sayısız fikir ve meşreplerin, sayısız mezhep (itikadî ve amelî) ve mesleklerin doğmasına mani olmadı. Hem Kur’an’ın tek tip bir insan yaratma gayesi ve maksadı da yoktur. (Kur’an’ın, düzen açısından insandan beklediği maksat, zaten var olan ‘silm’i -yani ekolojik dengeyi- muhafaza ederek gelişmek ve geliştirmektir).

Kur’an, insanın kuşanacağı en iyi kumaşı üretip ortaya koymuştur. Herkes o kumaştan kendi kametine uygun bir kıyafet çıkarsın diye. Zaman ve iklime göre giyim kuşam değiştiği gibi, Kur’an’dan istihraç edilecek mana ve hükümler de öylece değişir. Nitekim, ahkamın seyir defteri incelense bu görülür.

‘Ehlibeyt’e gelince.

Siyasette Hz. Ali taraftarları, ‘Ehlibeyt’ kavramından ‘nesne’yi esas aldılar ve Hz. Hasan ve Hüseyin soyundan gelenleri, ‘iktidarın doğal ve meşru sahipleri’ saydılar.

Böyle bir düşünce, o gün için fevkalade sağlamdı; hem iman hem akıl temeline oturuyordu. Çünkü iktidar güçlü ve asil bir soydan gelenin hakkı idi. Hiçbir soy Hz. Peygamber (asv)’in soyundan daha ‘reşid’ ve iktidara daha ‘layık’ olamazdı. Onlar da Hz. Ali’nin yanında yer almayı, ‘doğru tarafta’ yer almak olarak algıladılar ve iktidarın o günkü sâikleri açısından da doğru bir siyaset yaptılar.

Ne var ki, Hz. Ali’nin etrafında bir araya gelenlerin tamamı ayna maksatta değillerdi.

Bir kısmı Araplar eliyle kırılmış millî gururlarını tamir etme peşinde idi (İranlılar gibi… Bunlar sonra Şia doktrininin geliştirdiler), bir kısmı daha önceki ilk üç iktidar döneminde bireysel manada mağdur olmuş öfkeliler grubu idi (bunlar sonra Haricî oldular), bir kısmı da şartların zorlamasıyla Müslüman olmuş ama kalbi yatışmamış insanlar idi ki, Hz. Ali’nin yanında yer almayı ‘sırf muhalefet olsun’ diye seçmişlerdi. Bunlara göre İslam iktidarı ta baştan itibaren Ali’nin hakkı idi; ilk üç halife, birer‘gâsıp’ idiler.

Dikkatle bakıldığında görülecek ki o hareket, hak olmasına rağmen bünyesinde barındırdığı arazlar ve farklı niyetler yüzünden muvaffak olamamış. Hz. Ali’yi haklı olduğu halde, mağlup duruma düşürmüş. Fakat o hadise, öyle muhteşem bir muhalefet yolu açmıştır ki, tarih boyunca, iktidarlara çeki düzen vermek ve dini, iktidarların sultasından korumak gibi muazzam bir görevi Ehlibeyt’in omzuna yüklemiş. İktidarları sarsmak ve İslami çizgide kalmalarını sağlamak görevi.

Hz. Ali’nin etrafında bir araya gelen bu dört muhalif unsurun başlangıçtaki maksatlarının ne kadar birbirinden farklı olduğunu tarih bize kısa zamanda gösterdi. Evet, o grupların Hz. Ali taraftarlığının altında başka başka maksatlar yattığı için, her birisi kendisine göre bir “Ehlibeyt” tarifi yaptı ve daha sonraki zamanlarda ‘itikadî yapılanma’sını da bu esaslar etrafında oluşturdu. O yüzden de ‘İmamet’ meselesi, Sünni olmayan bütün Müslümanlar nezdinde imanın esasları içine girdi.

İşte tam da, şu noktada yatan hakikatlere temas etmek için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Çünkü, milletler arasında varlığı ‘ıstırari’ (bir tür zorunluluk) olan ‘ihtilaf’tekamülün ve ner türlü mücadelenin muharrik gücüdür. Kur’an bu hakikate şöyle dikkat çeker:

“(Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve yaşam tarzında) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haberverecektir.” (Maide, 48)

Böylece, toplulukların ‘en iyiye varmak için’ hem birbirine karşı hem de kendi aralarında ihtilafa düşmeleri zorunlu oldu.

***

Bugün ümmetin kahir ekseriyetini temsil eden ‘ehli sünnet ve’l cemaat’ olan ‘Sünnî aks’  ise ‘Ehlibeyt’ kavramından ‘Sünnet’ dediğimiz, ‘Hz. Peygamber (asv)’in, hal, duruş ve sözleri’ni anladılar. “Ehlibeyt’ten maksat, Hz. Muhammed (asv)’in yaşayış ve ahlakıdır, örnek yaşamıdır” dediler ve onu siyasetin dışında bir alanda tuttular.

Çünkü ‘siyasetin icapları’ ile ‘imanın icapları’ da birbirinden farklı idi.

Din her ne kadar dünyevî alanı da tanzim ediyor olsa da, bu alan, Kur’an’ın maksatları bakımından yüzde 10’luk bir alandır. Geri kalan yüzde doksan, tevhit, nübüvvet, ubudiyet ve adalettir. Bu temel dört maksattan sadece adalet, doğrudan siyasetle ilişkilendirilebilir. Diğerlerinin tamamına yakını bireysel maksatlardır.

Devlet kurmak, Kur’an’ın ‘zımnî’ maksatlarındandır, aleni maksadından değil. Siyaset de öyle.

İslam’ın ilk günlerinde yaşanan şu elim hadiselere baktığımızda siyasî maksatlar ile imanî maksatların birbirinden ayrı tutulduğu görülür.

Yaşantısı ve olaylar karşısındaki duruşlarıyla ‘Kur’an’ın onayını almış’ ve daha dünyada iken, cennetle müjdelenmiş insanların savaşlarda karşı karşıya geldiklerini görebiliriz.

Mesela ‘aşere-i mübeşşere’ dediğimiz 10 kişiden yedisi Sıffin Savaşı’na ulaşmışlar ve bunlardan dördü bir tarafta üçü bir tarafta yer alarak birbirilerine kılıç çekmişlerdir.

Ama bu halleri, bir tarafı ‘iyi’ diğer tarafı ‘kötü’ yapmamıştır. İmanları, onlara doğru bir yaşam edinmelerini sağladığı halde, siyaseten doğru veya yanlış tarafta yer almalarına mani olmamıştır.

Bu da şu anlama gelir: Dünyanın nasıl idare edileceği meselesi, dinî bir konu değildir. Ve vahyin ilgi alanına ancak dolaylı yoldan girmektedir. Onların hallerinden ve tutumlarından anlıyoruz ki, ‘siyaset ediş usulleri’ dünyevî tercihlerdir. Ve ceremeleri de dünyada çekilir! Yoksa Kur’ani bir mesele olsaydı, sahabe bu meselede de ittifak ederdi. (devam edecek)

*** *** ***

Bu yazı “13.Ocak.2009 12:56:37” tarihinde gasteci.com’da “Kerbela siyaseti ve iktidar!” başlığında yayınlanmıştır. Bu yazı gasteci.com’da tek bölüm, haber.com’da 3 bölüm halinde yayınlanmıştır.

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

Ayağı Yere Basmayan Bir Yazı (II) – (İfsat İktidarının Sonu)

Geçen yüzyılın başında onların taleplerine izin vermeyen Osmanlı’yı yıktılar ve İsrail devletinin kurulması önündeki manileri …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir