‑Pazar günleri Ayasofya’da ayin yapılmasına ne dersiniz?
‑Bence fena olmaz!.
Neden derseniz, bu yapı, ibadet edilsin maksadıyla Allah’a adanmış bir mabeddir.
Biz bu muhteşem yapıyı, namaz için hizmete açamıyorsak, bırakalım, hrıstiyanlar haftada bir gün de olsa mabedi, yapılış maksadına uygun kullansınlar..
Eminim, bundan, bu mabede emeği geçmiş olanların ruhu da muazze olur..
***
‑Ne o? Bakıyorum, çoğunuz karnınızdan konuşuyorsunuz..
‑Bu ifadeler size ağır mı geldi?
‑Sanmıyorum!
Eğer ağır gelseydi, mabedin restorasyonu için, Yunanistan’ın iğrenç yardımlarını kabul etmezdiniz..
Evet, Yunanistan, Ayasofya’nın iç onarımı ve ata yadigarımız olan ‘hat’ların restore edilmesi için 3 milyar lira yardımda bulunmuş..
O Yunanistan ki, bizi bir kaşık suda boğmak için elinden geleni ardına koymuyor..
O Yunanistan ki, bütün uluslararası platformlarda, Türk düşmanlığı yapmayı, temel hedef edinmiş..
O Yunanistan ki, Türk ekonomisini çökertmek, Türkiye’yi teröre boğmak için legal ve illegal bütün yolları deniyor..
O, Yunanistan ki, Büyük Bizans hayalini gerçekleştirmek ve İstanbul’u onun payitahtı yapmak için her yola baş vuruyor..
O Yunanistan ki, asırlardır yüreğimize kara bir leke gibi çöreklenmiş, Fener Patrikhanesi’ni Vatikan’a dönüştürmeye çalışıyor..
***
Evet, Türkiye ve İstanbul ile ilgili emellerini gizleme ihtiyacı bile duymayan Yunanistan’dan, onun ideali olan bir mabedi onarmak için para dileniyoruz..
İster inanın ister inanmayın, Ayasofya’nın idaresi böylece Yunanistan’a bırakılmış oluyor..
Yunanistan bu parayı, kara gözümüz, kara kaşımız için vermiyor..
‑Ya niçin veriyor:
‑Şunun için!.
Bu dakikadan itibaren, Yunanistan’ın fikri alınmadan, Ayasofya’ya tek çivi çakamayacaksınız. Yunanistan üç milyar liralık basit bir para ile, Ayasofya’nın garantörü oluyor..
Bunun bir adım ötesi, Vatikan’ın, Ayasofya’nın idaresini üstlenmesidir. İki adım ötesi ise, minarelere çan takılıp, pazar günleri orada ayin düzenlenmesidir..
İnanın, Allah’a adanmış bir mabedin, yılardır dinsizliğe hizmet etmesi gönlüme bundan daha ağır geliyor.
Ve utanarak, yüzüm kızararak, diyorum ki, Ayasofya’da namaz kılınmayacaksa, bırakalım bari ayin yapılsın.. Haftada bir de olsa, ilahi bir hava yaşasın..
Ayasofya yıllardır böyle bir iklime hasret çünkü!
***
Bu ata yadigarı mabedi onarmak için üç milyar liralık ödenek ayıramayan devlete,
Bu iş için Yunanistan’dan yardım almayı kabul eden idareciye
Bu olaylar karşısında tepkisiz kalan basına ve Türk aydınına,
Olup bitenlere ses çıkarmayan müslümana,
Bütün bunlara seyirci kalan aciz millete yuh olsun..
Yuh olsun bu zillete!
Bazı hadiseler karşısında “karı gibi ağlamak” bile bir şereftir, bir mertebedir..
Ben ağlayamıyorum bile…