Madımak’ı Yakanlar İpekçi’yi Öldürenler

Gazeteci Yazar Mehmet Ali Bulut, hâlâ o dönemin yaşayan tanıkları varken Milliyet’in el değiştirmesi olayı yeniden gözden geçirilmeli teklifi yaparken “Ağca da pekâlâ sorgulanabilir” dedi.

Faili meçhul kalmış cinayetlerin faillerinin, Ergenekon davası kapsamında ‘bilinirlik’ kazanmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz.

Çetenin bohçaları ve çukurları açıldıkça etrafa yayılan et çürüğü ve barut kokusu toplumun tahammül sınırlarını zorluyor.

Ama nedense bu kokular, bazı kesimleri ve özellikle Doğan Medyasını hiç rahatsız etmiyor. Buun da bir türlü anlayamıyordum.

Fakat Can Dündar’ın programında eski Başbakan Mesut Yılmaz’ı dinlerken birden bire anladım ve “Galiba bu işin içinde sandığımdan da fazla isim var” diye düşündüm.

28 Şubat sürecinde, Sayın Yılmaz, Hürriyet gazetesini bir ziyaret sırasında Sayın Aydın Doğan’ ile yaptığı bir sohbet açık kalan İHA mikrofonlarına takılmıştı. O konuşma, adeta Doğan Medyası ile 28 Şubatçı Yılmaz’ın işbirliğinin kanıtı gibiydi…

Yılmaz Dündar’ın programında ilginç şeylere temas etti ama Ergenekon konusunda susmayı yeğledi. Oysa bağımsız bir milletvekili olarak pekâlâ demokratik açılım yapabilirdi. Yapmadı. Korkar gibiydi; işin kendisine de geleceğinden midir acaba?

Acaba Doğan medyasının da böyle bir korkusu mu var? Yani iş gider de patronlarına dayanırsa, diye!

Çünkü bugüne kadar millet aleyhine çevrilmiş her dolapta ‘çarkçı başılık’ Doğan Medyaya yaptırıldı. Servetinin ‘karanlıkta yapılmış pazarlıklarla’ büyüdüğü yolundaki iddialar, sadece bir iddia mıdır acaba?

Doğu Periençek, dünkü savunmasında, bu hükümeti yıkamadıkları için nasıl da hayıflanıyordu, gördünüz. Demek ki bunu hep yapıyordu ki bu kere başaramamaktan yakınıyor. Mamafih, milletin seçtiği ve sahip çıktığı tüm hükümetler, ya bunlar tarafından iktidarsızlaştırılmışlar ya da askerleri kışkırtılarak darbeye maruz bırakılmışlardır. Herkesin düzeni bozulsa da onlar hep kazançlı çıkmışlardır. PO’nun en büyük beş alıcısının devlet kurumları olması tesadüftür herhalde?

***

TBMM Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu Başkanı Ersönmez Yarbay’ın, “Mumcu’yu laikler öldürttü… Özal’ın ölümü de. ETÖ’ye dahil edilmeli, çünkü.” diye başlayan konuşması doğrusu çok ilginçti!

Laik kesimlerin duyarlılığını artırmak için Uğur Mumcu’nun planlı bir şekilde öldürüldüğünü söyleyen TBMM Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu Başkanı Yarbay, son derece dikkat çekici bir tiklif yaptı:

“Bu cinayeti Ergenekon savcıları çözer!”

Bence bu son derece önemli bir teklif ve Savcı Öz bunu mutlaka kale almalı!

Bundan cesaret alarak ben de bir iki öneride bulunacağım: Madımak olayı Başbağlar ve Abdi İpekçi suikastı da mutlaka mercek altına alınmalı!

Mademki, Türkiye Cumhuriyeti, ‘lavman yapmaya’ karar vermiş – bu son dalga operasyonu bunu gösterdi- öyleyse birlik ve beraberliğimizin ateşe verildiği Madımak olayı ile medyanın kontrolü ile sonuçlanan Abdi İpekçi suikastının da mercek altına alınması lazım. Çünkü Abdi İpekçi’nin ölümü, derin çete’nin, medya içindeki en büyük operasyonlarından biridir, denilebilir! Bakın Türk medyası Sayın Doğan’ın kontrolüne geçtikten sonra, darbeler çok daha proaktif hale geldi.

O açıdan Milliyet’in el değiştirmesi olayı, o dönemin hala bir takım tanıkları varken yeniden gözden geçirilmeli! Ağca da pekâlâ sorgulanabilir. Askeri bir hapishaneden nasıl kaçırılabildiğini belki bize izah eder de Türk tarihinin en kritik cinayetlerinden biri aydınlanır. Danıştay ve Üzeyir Garih cinayeti olaylarında olduğu gibi belki de derin çetenin işidir o da!

O cinayetin bir ülkücü tarafından işlenmiş olması hiçbir şey ifade etmez. O dönemin karakeçisi ülkücülerdi. Taşeron aynıydı. Benim evim yanar, kundak malzemeleri bir solcunun evinde çıkardı, o garibimin evi kundaklanır gelip ülkücüyü yakalarlardı. Ben sanırdım ki o beni yaktı o sanırdı ki ben Madımak’ı ateşe verdim…

Hakikaten neden kimsenin aklına gelmez ki Madımak da bunların işidir? Yahut Başbağlar katliamının? Neden kimse kurcalamaz.

***

Ergenekon olayında bir yandan çember genişlerken diğer yandan da piramidin inşası ‘sivri tarafına’ doğru daralıyor. Düşünüyorum da gerçekten sayın savcı Zekeriya Öz büyük bir iş yapıyor.

Rahmetli Özal’ın dönemi, bu milletin para kazanmanın yollarını keşfettiği dönemdir. Bu günler ise milletin kendi iradesine sahip çıkma dönemi olarak tarihe geçecek… ÇünküZekeriya Öz gibi yiğit savcıların ortaya çıkması ancak böyle uygun siyasi zeminlerde olabilir ve bundan dolayı sayın başbakan Tayip Erdoğan’a çoook şey borçluyuz. Yoksa şimdiye kadar Öz’ü çoktan sustururlardı.

Bendeniz, bugüne kadar, bu iktidardan şahsen zarar görmüş olmaktan dolayı muhabbetimi başbakana karşı rezervli kullandım hep. Ama şimdi ona dua ediyorum.  Onu ve Savcı Öz’ü öz canımızı korur gibi muhafaza etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bizim tarihimiz saklı suikastlarla -zehirleme gibi- doludur.

Henüz tam bilemiyorum ama eğer Başbakan, millet iradesinin üzerindeki şu ağır, menhus ve lanetli örtüyü kaldırabilse veya vesile olsa. milletin, kendi mukadderatını, kendi iradesiyle belirlediği bir siyasi ortamı var etse. o zaman emin olabilir ki, tarih onu, ‘Ahir zamanda siyaset âleminde zuhur edeceği ve Müslümanların üzerindeki baskıyı kaldıracağı haber verilen zat’ ile ilintilendirecektir.

Hem zaten iktidarda kalmak istiyorsa çeteleri mutlaka ortadan kaldırmalı. Aksi takdirde çeteler onu ortadan kaldırırlar. Tıpkı, Menderes, Ecevit, Demirel, Özal ve Erbakan’da olduğu gibi. Çetesini tasfiye edemeyenler hep kendileri tasfiye oldular…

*** *** ***

Bu yazı “23.Ocak.2009 00:59:10” tarihinde gasteci.com’da “Madımak’ı yakanlarla İpekçi’yi öldürenler” başlığında yayınlanmıştır.

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

Ayağı Yere Basmayan Bir Yazı (II) – (İfsat İktidarının Sonu)

Geçen yüzyılın başında onların taleplerine izin vermeyen Osmanlı’yı yıktılar ve İsrail devletinin kurulması önündeki manileri …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir