Dün seçimlerin diliyle milletin iktidara ne demek istediğini kendi perspektifimden aktarmaya çalmıştım. Tabii ki tüm söylenenlerin bundan ibaret olduğu söylenemez. Daha bir yığın madde eklenebilir.
Belki dünkü yazıya bir paragraf daha eklemek gerekiyor ki o da, Ak Parti’nin merkeze oturmak için sarf ettiği gayretlerin, onu tabanından uzaklaştırdığını, Kürt meselesine yönelik yaklaşımlarının isabetli olmadığının görüldüğünü ifade etmek şeklinde olabilirdi.
Ne ise bugün konumuz iktidar değil. Konumuz CHP.
Esasında CHP belki de tek parti döneminden sonra ilk defa milletten bu kadar yakın ilgi görüyor. Ecevit’in 1977’lerideki ‘hakça düzen’ açılımı -ki o da dini bir kavramdır aslında- bir kenara bırakılırsa, hiçbir zaman CHP, ortalama insanların oyunu alamamıştır.
Benim ortalama insandan maksadım, ideolojik bağlantıları ve saplantıları olmayan insandır. Ülkenin daha iyi idare edilmesi, toplumsal refahın geliştirilmesi yönünde oy kullanan ve metbuiyyeti olmayan insanlar.
Eolojik kampını terk etmeyen, takım tutar gibi parti tutan insanları bir yana bırakırsak, genelde, yüzde 70’lik bir kesim var ki tamamen pragmatik, toplumsal çıkar doğrultusunda hareket eden bir kesim.
Çok partili döneme geçildikten sonra bu kesim önce DP’yi destekledi. O kapatılınca AP’yi iktidar yaptı. AP’den umduğunu bulamayınca bir ara, hakça düzenden bahseden Ecevit’e yöneldi -CHP’ye demiyorum- Kısacası ANAP’ı iktidara taşıyan, Refah’a iktidar yolunu aralayan ve daha sonra Ak Parti’yi iktidara taşıyan kesimden söz ediyorum.
Bu kesim, milli ve manevi değerlere önem veren, en azından saygı duyan bir kesim. Kendisi yapmasa da, yöneticisinin dine ve mille değerlere saygılı olmasını bekleyen bir seçmen profili.
Bu profil pragmatik düşünüyor. İktidarlardan bekledikleri tek şey devletle çatışmadan devletin zorbalığına karşı dik durmak ve sosyal refahı geliştirmektir. Bu açıdan herhangi bir partiye sonsuz bir sadakat de duymazlar. Sadakat milletin refahına ve demokratik haklardan yararlanmayadır.
Evet devletle kavga edilmesini istemez ama ancak, bürokratik baskı ve dayatmalarla statüko ile mücadele edebileceğine inandığı ekipleri iktidar yapar.
DP, AP, Ecevit, ANAP ve Ak Parti. hep bu yüzden desteklenmiştir.
İşte ilk defa bu kesimden CHP’ye çok az da olsa bir yönelme hissedildi.
Bu teveccühün sebebi de kesinlikle CHP’deki yeni açımlımdır. CHP bugüne kadar hep ‘milletin tepesine yumruk indirmek için bahane arayan’ bir devlet modelinden yana göründü.
Her türlü darbe ve dikta heveslileri, CHP içinde kendilerine taraftar buldu veya CHP bizzat o çalışmaların odağı oldu. Bugünkü CHP’yi tek parti döneminin vebaliyle yargılamak hakkımız yok elbet ama CHP liderinin kendisini Ergenekon örgütünün avukatı addetmesi gösteriyor ki CHP hala ancak darbeler yoluyla iktidar olabileceği varsayımından kendisini kurtaramamıştır.
Fakat bu seçimlerde kendine göre bir açılım yaparak, ilk defa, propaganda çalışmalarını irtica ve laiklik üzerine inşa etmedi.
Gerçi toplumun önüne herhangi bir proje de koymadı. Fakat ilk defa dine ve dindarlara saldırmadan bir propaganda yolu seçtiği için, toplumdan küçük de olsa bir ‘aferin!’ aldı.
Toplum dedi ki:
‘İşte böyle akıllı ol. Sen dine karşı tavırlı oldukça, mukaddesata saldırdıkça, iktidarlara yönelik savunmanı din ekseninde tuttukça ben sana itibar etmeyeceğim. Eğer projelerinle gelirsen, eğer dinden rahatsız olmadığını gösterir ve bunu kanıtlarsan, sana da iktidar olmak için bir fırsat tanıyabilirim.”
İnşallah CHP de bunu anlamıştır.
Ben ısrarla Baykal’ın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine dikkat ettim. Bir kere bile olsa, “hah bu iyi bir fikir” diyecek bir cümle duymadım.
Evet kendilerine ait bir proje veya ne yapacaklarına dair bir ışık yok ama ilk defa iktidarı din üzerinden değil, dosyalar ve yolsuzluklar üzerinden eleştirdikleri için iyi bir netice aldılar.
Bunun da kendi başarılarından mı yoksa iktidarın söylemlerinden rahatsız olan seçmenlerin, iktidara bir ders verme aruzusundan mı kaynaklandığı henüz belli değil.
Mamafih AK Parti, gerçek anlamda doğal oylarından bir şey kaybetmedi. Kaybettiği yüzde 8’lik oy, 17 Nisan e-muhtırası yüzünden sisteme kızıp Ak Parti’nin yanında yer alan kesimlerin, bekledikleri açılımları görmedikleri için, yeniden kendi kulvarlarına çekilmeleri sonucudur.
Dolayısıyla bana göre milletin CHP’ye söylediği söz, dinimle diyanetimle uğraşmaktan vaz geç. Beni zorla laiklik strecine sarmaya çalışırsan, ben de seni sandığa gömerim. Eğer adam gibi bana saygı duyar, dinimle uğraşmaz, eleştirilerini iktidarın yolsuzlukları arsızlıkları üzerine bina edersen, sana da fırsat verebilirim.
Bu teveccüh bir teşviktir. Hadi göreyim seni!
Bu arada, Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze töreninde dikkatimi çeken bir konuya temas etmek istedim.
Gördünüz mü, 10 metre karelik bir alanda bütün devlet ekabiri vardı. Bu nasıl bir güvenlik siyaseti di başbakan, bakanlar ve genelkurmay başkanı bir arada tutulabiliyor. Allah korusun. Bir patlama çatlama olsa, devlet başsız kalacak. Amerikalılar, başkanla başkan yardımcısını aynı uçağa bile bindirmiyorlar. Bu devletin idarecileri bu kadar mı kıymetsiz.
Birilerine tuhaf gelebilir ama, bana göre güvenlik açısından bu durum ciddi bir zaaf, bir gaflet!
*** *** ***
Bu yazı “01.Nisan.2009 05:26:54” tarihinde gasteci.com’da “Millet CHP’ye dedi ki…” başlığında yayınlanmıştır.