Efendim hep bir ağızdan ağıt yakıp bağırıyoruz…
‑Hain Amerika, iki yüzlü NATO, Faşist Rusya, Samimiyetsiz İngiltere…
Vay efendim, Bosnaya niye müdahale etmiyorlar. Orada Sırp caniler, masum Boşnakları katlediyor, ama bunlar sessiz kalıyor!
Peki siz ne yapıyorsunuz?
‑Lafa, laf, laf
Oysa bakın, orada bir şeyler yapmaya çalışanlar yine Amerika, İngiltere, Fransa ve NATO’dur…
Siz ise,
Kiminiz, hurma ağaçlarının altına oturmuş yorgun develer gibi geviş getiriyorsunuz…
Kiminiz, petrol satışınıza zarar gelmesin diye, batılı müşterileriniz önünde gerdan kırıyorsunuz…
Kiminiz, sizi klübelerine kabul etsinler diye onlardan gelen her dayatmaya pespaye bir acz ile teslimiyet gösteriyorsunuz…
Siz hiç bir risk almaya yanaşmazken, elin gavuru senin için niye elini kıpırdatsın ki…
………
Amerika niye müdahale etmiyormuş!
Irak’a karşı top yekün bir saldırı düzenleyen BM, niye Sırplara karşı bir şey yapmıyormuş…
Şunu unutmamak gerekir ki, Irak’a yapılan müdühüle sırasında, henüz çokmüş olan Sovyetlerin hiç bir müdahalesi söz konusu değildi…
Bugün ise, Rusya, eski Sovyetlerin yerini almaya başlamış bulunuyor. Dün komünistlek çerçevesinde müttefik olduğu Doğu bloku ülkeleriyle, bugün Ortodoksluk ortak kültürü çerçevesinde yakınlık duyuyor…
Dolayısıyla da din birliği ve menfaat birliği içindeki Sırplara karşı, ırak benzeri trajedik bir NATO saldırısına müsaade edecek değil…
Batılılar da bunu biliyor ve hesap ediyor. Çünkü Rusya bugün hala BM Güvenlik Konseyi üyesi ve veto hakkına sahip… Kısacası NATO’nun bir halt yapmasına müsaade etmez…
Batılı ülkelere gelince…
Müslümanların göze alamadıkları bir riski müslüman boşnaklar için niye göze alsınlar… Üstelik de “radikal islamın” kendileri için ciddi bir tehlike olduklarını bile bile…
Avrupa İslam’dan, islami gelişmelerden korkuyor. Niye Avrupa’nın göbeğinde kendi elleriyle bir İslam devleti vücuda getirsin ki!
Ben yaşadığımız trajedilerin tamamında kendi kabahatimizi buluyorum… Hayata tapma noktasında bağlı olan müslümanın şerefli yaşama hakkı yoktur. Bu sünnet lisanıyla teyit edilmiştir…
Peygamberimiz bir gün eshabıyla otururken, “Bir zaman gelir, diğer milletler, ümmetimin üzerine sineklerin leşe saldırdığı gibi saldırırlar” buyurur. Eshab merak der:
‑Niçin ya Resulallah. O gün müslümanlar çok mu az olacak! Peygamberimiz:
‑Hayır. Ama onların yüreğine, kalbine vehen hakim olan vehen onları aciz duruma getirecek…
Eshab “vehen nedir” diye sorunca da Peygamberimiz, “Vehen hayata ve dünya nimetlerine müptelalıktır” cevabını verir…
Biz murdar dünya hayatına ve lezzetlere, rahata müptela olmuş durumdayız. O yüzden de bize bir zarar gelmesin diye bütün şerefsizliklere göz yumuyor, utanılacak her durumu sineye çekiyoruz…
Böyle olunca da kimse bizi kale almıyor…
Kısacası bu yüzden “dünyanın abalası” haline gelmiş bulunuyoruz. Herkes müslümana her zulmü yapabilir. Nasıl olsa hiç birinden bir tepki gelmez…
“Bana değmeyen yılan bin yaşasın” felsefesiyle, kardeşimizin evine girmiş ejderhayı görmezlikten, o evden yukselen kulakları sağır edici feryatları da duymazlıktan geliyoruz…
………
Sen kardeş olarak imdada koşmazken, elin yabancısı niye koşsun, niye yardım etsin!
Ben ne Galiye kızıyorum, ne NATO’ya kızıyorum, ne Amerikaya, ne Rusya’ya.
Evet yeni dünya düzeni diye bir şey var ortalıkta ama, bu düzen içinde senin de bir yerin olduğunu kim söylüyor…
Senin böyle bir iddian, bir hak talebin, bir yeteneğin var mı ki, sana yer versinler?
Bu şerefsizlik, bu aşağılanma bize az bile…
Şu dine bakın şu ümmete bakın. Şu islam ülekelerine bakın, şu liderlere bakın!
Allah adildir ve hikmetle hükmeder. Sen buna, bu kepazeliğe müstahak olmasan, kimin haddine sana bunu reva görebilsin…
Biz çuvaldızı kendimize batırmalıyız. Deği iğneleri…