Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Jacques Chirac, Sırplara haddini bildirmek için çağrıda bulundu.
Diğer Avrupalı devletlere 48 saat süre tanıyan Chirac, bu süre zarfında düzenleyeceği harekata katılacak yandaş bulamadığı takdirde, tek başına Sırplara haddini bildirmek için harekete geçeceğini ilan etti…
Bu ses bütün müslümanların gönlünde sevinçle karşılandı.
Şayet Chirac sözünü tutar da böyle bir girişimi başarırsa, netice alamazsa bile Avrupanın vicdani yapısı üzerinde oluşan menfilikleri de bir derece bertaraf edecektir…
Chirac, bu hareketiyle hem kişisel anlamda “erkek” karekterini ortaya koymuş oluyor, hem de batı medeniyetine hala güvenenlerin yüreğine bir su serpiyor…
Arkası gelir mi. Bir netice çıkar mı. Daha doğrusu bu da Batı’nın, bugüne kadar şahid olduğumuz sayısız oylalama taktiklerinden biri mi, bunu kısa süre içinde öğreneceğiz…
Eğer bu da boş çıkarsa -ki boş çıkma ihtimali yüksek- Batı bütün medeniyetiyle, bütün etik değerleriyle iflas etmiş olur, ölümünü mukadder sonunu hızlandırır.
* * *
Biz bugün, Batıyı, Sırpların idare ettiğine inanıyoruz…
Eğer öyle olmasaydı, orada Birleşmiş Milletler adına mazlumları korumakla görevli Hollandalı komutan, Sırp canilerle şampanya kadehi tokuşturur muydu?
Aslında bizim açımızdan Avrupa bütün hayatiyyetini kaybetmiş durumda.
Çünkü koca bir medeniyet çifte standartlar yüzünden can çekişiyor…
Elbette medeniyetler ve ülkeler ha deyince batmaz. Osmanlı bile 300 yıl can çekişmiştir.
Bilirsiniz, vantilatör, elektriği kesildikten sonra da bir süre dönmeye devam eder. Kazandığı ivme, hayat kaynağı kesilmiş olmasına rağmen bir süre daha onun dönüşünü sağlar…
Tıpkı onun gibi medeniyetler önce içten içe çürür. Bu doku çürümesinin beyni etkilemesi uzun zaman alabilir.
Şayet doku çürümesinin önü alınmazsa sonunda beyni felce eder ve hayatiyyeti yok eder…
Medeniyetlerin çöküşü de böyle.
Batı ahlaki değerlerini yitirdi.
Şimdilerde ise vicdani değerleri yok oluyor.
Bir tek etnik üstünlüğü kaldı. Onun da içi boşalıyor. Dışardan güçlü bir cüsseyi andırıyor ama bu güçlü cüssenin iç dokuları çürümeye başlamış durumda.
Böyle devam ederse, yani doku çürümesinin önü alımazsa, her fani gibi batı medeniyeti de fena çukuruna yuvarlanıp gider.
Bu da kaçınılmaz son gibi görünüyor…
İşte Chirac, bu seviyeli tavrıyla, adeta doku çürümesine bir çare ararıyor.
Bu girişimler, Batı’yı uğrayacağı akibetten kurtarmaz ama, en azından acısını hafifletir, ölümünü geciktirir…
Hadi Sayın Chirac!
Bu erkekçe çıkışın hakkını ver. Fransa’nan tarihine bir altın sayfa daha ekle…
Görelim seni…