Bir milleti ayakta tutan kahramanlarıdır…
Bir insanın bütün himmeti kendi milleti ise, o bizzat bir millet kadar büyüktür… Nitekim bir toplumu istikbale taşıyan, varlığını sürdürmesini sağlayan üçbeş kahraman evladıdır…
Kahramansız bir milletin yaşaması zordur. Ve kahramanlar hep zor dönemlerde ortaya çıkarlar…
İşte Basayev!
Böyle bir kahramanı çıkarmış bir milletin yok olması mağlup edilmesi güçtür… Nitekim Şamil Basayev, Kafkas Kartalı Şeyh Şamil’in ne aynıdır ne gayrıdır… İkisi de aynı ağacın meyvesidir. Sadece ortaya çıkış mevsimleri farklı…
Ama denilebilir ki, Şamil Basayev, şerefli bir ömürden sonra toprağa düşmüş Şeyh Şamil çekirdeğinden hayat bulmuş bir fidan!…
O da tıpkı Şeyh Şamil gibi kendisinden sonra gelecek kahramanlara tohum olacak…
Evet, kahramansız milletler öksüzdür, çaresizdir…
Dar zamanlarında cengaver çıkaramamış toplumlar tarih olup gitmişlerdir.. Ama Çeçenler, önce Şeyh Şamil ile arkasından da Dudayev ve Şamil Basayev ile tabiatlarındaki yaşama cevherini ortaya koydular…
Bu, “Biz varız ve var olmaya devam edeceğiz” demektir…
***
Kimdir bu Basayev! Onu tanımak istemez misiniz?
Yaşı 35.
Görevi ordu komutanı… Cumhurbaşkanı Cahar Dudayev’e gönülden bağlı.
Türk kamuoyu ilk defa onu, 1991 yılının Kasım ayında Rusya’da iç hat seferleri yapan bir uçağı, Ankara Esenboğa havaalanına kaçırmasıyla tanıdı.
Bu onun Ruslara ilk gözdağı idi. Çünkü Rusya, bağımsızlığını ilan eden Çeçenistan’ı tehdid ediyordu.
Sonra onu, 1992 yılında meydana gelen Abhaz-Gürcü savaşında Kafkas Halkları Konfederasyonu’na bağlı milislere komuta ederken gördük.
Onun gözü kara girişimleriyle savaşın gidişatı, Abhazlar lehine gelişti. Bu savaşta bacağından yaralanan Şamil Basayev, tedavi edecek ilaç bulamamasına rağmen, Sohum yeniden Abhazların eline geçinceye kadar askerinin başında kaldı…
Abhaz savaşından sonra Basayev’i, Kafkas Halkları Konfederasyonu ordu komutanı olarak gördük. Karargahını da Abhazya’ya taşımıştı.
Basayev o tarihten sonra Tüm Kuzey Kafkasya’nın bağımsızlığını hedefleyen çalışmalara girişti. Fakat Rusların rahat vermemesi üzerine Afganistan’a geçti. Ve burada Çeçen askerlerini eğitmeye koyuldu… Yüzlerce komando yetiştirdi.
Şamil’in kendileri için nasıl bir tehlike olduğunu anlayan Ruslar ona defalarca suikast düzenledi.
***
Sonra Basayev yeniden Çeçenistan yolunda gördük… 1994 yılının ikinci yarısında Moskova güdümlü muhalefetin Çeçen hükümetine karşı silahlı ayaklanmaya girişmesi üzerine kampta bulunan 50 askeriyle Pakistan’dan Çeçenistan’a doğru yola çıkan Basayev’i ve arkadaşlarını Rus Federal Istihbarat Teşkilatı FSK uçakta zehirledi.
Bu yüzden Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye zorunlu iniş yapan Basayev, Azerbaycan hükümetinin, zehirlenen mücahitleri tedavi etmeyi red etmesi üzerine, son bir gayretle Grozni’ye uçuş emri verdi.
Havaalanına koma halinde inen Bassayev ve 50 arkadaşı son anda gerçekleştirilen müdahele ile kurtarıldılar…
1994 Kasımında Dudayev’in hasımları Grozniyi ele geçirmek üzere iken, Şamil Bassayev ve askerleri devreye girererek muhalafeti darmadağın ettiler. Çatışmalarda 80 kadar da rus askerini esir aldılar ve böylece, Ruslara, “savaşda taraf olduklarını” itiraf ettirdiler.
Ve son olarak Basayev, Budennovsk sahnesinde karşımıza çıktı. Yanındaki korkusuz milisleriyle Rusyanın içlerine girip Bir hastahaneyi rehin alan Basayev, buraya kadar nasıl gelebildiklerini soran gazetecilere, Rusya’nın içinde bulunduğu aşağılık durumu şahane sergileyen şu cevabı veriyordu:
-Rüşvet vererek!… Ve ekliyordu Basayev:
Eğer param olsaydı Kremline kadar giderdim!
Bence, bu söz, rusların bilfiil uğradıkları hezimetten daha kahredici ve daha aşağılayıcı…
Bir toplum düşünün ki, askerleri para karşılığında düşmana kapı açıyor…
İşte bir kahramanın hayatından kısa bir portre…
Bizim efendiler ise, Kızıl Ordu kabusları görmeye devam etsin!