Demirel’in Vetosu

Bu hükümetin bizce en hayırlı hizmetlerinden biri “Doğum yapacak memurelere 6 ay izin hakkı” tanıyan konun olmuştur.

Ne yazık ki, bu kanun tasarısı Çankaya’dan döndü.

Gerekçe olarak da, “Nüfus planlaması çabalarına olumsuz etki yapacağı” gösterildi.

Biz Demirel’in bu ülkeye hizmeti geçtiğine inanıyoruz.

Geçmişte bendeniz, Sayın Demirel’e oy da verdim. Hatta, içinde bulunduğum cemaatin hususi yakınlığından dolayı, zaman zaman AP’ye fahri hizmetlerimiz de dokundu.

Gerçi, bir zaman sonra fena halde aldatıldığımızı anladık ama, hizmetlerimizden de pişmanlık duymuş değiliz. Çünkü o günkü niyatimiz, Meclis ekseriyetinin, sağın güçlü partisinde olması, solun iktidar olmaması yönünde idi…

Kısacası, gençlik döneminde içinde bulunduğum Nur Cemaatinin eğilimi doğrultusunda AP’ye hizmetlerimiz oldu.

O dönemde AP mi dini cemaatlere hizmet etti, yoksa Demirel mi dini cemaatleri kullandı bunu tarih tesbit edecek.

Ancak, 12 Eylül sonrasında, siyasi hakların kazanılması yolunda ciddi faaliyet gösteren ve bu uğurda, cemaat içindeki yerinin sarsılmasını bile göze alan bir zatı, Demirel’in 5 dakikalık bir gecikme için kapıdan çevirdiğini de biliyoruz.

O dönemlerde, benim siyasi tercihlerinden sarfı nazar etmeye başladığım bu cemaatin mensupları “Demirel değişti” diyorlardı. (Çünkü onlar, daha önce, biraz da Bediuzzaman’ın Isparta’ya duyduğu muhabbetten dolayı, Demirel’e olağanüstü bir misyon yüklüyorlardı)

Oysa bizce Demirel değişmemişti. Sadece gerçek yüzünü daha rahat sergilemeye başlamıştı. Nitekim, bu dönemdeki Demirel, geçmişte cemaatin kamuoyu nezdindeki itibarlarının zedelenmesi pahasına kendisine destek veren Nurcular ve Süleymancılardan çok, kendisine kan düşmanlığı besleyen solculara daha yakın göründü…

Çok azı müstesne bu cemaatler Demirel’in etrafından çekildiler. Çekilmememkte ısrar edenler de parçalandılar.

* * *

Bunları niye anlattım.

Sayın Demirel, kapalı mahfillerde, bize “ağzı dualı, eli Kuranlı, namazlı niyazlı millet dostu bir lider” olarak tanıtılırdı.

Ama şimdi benim bu konuda bir takım şüphelerim var. Ve Demirel, ahir ömründeki icraatlarıyla bu şüpheleri azaltacağına çoğaltıyor.

Demirel’e “30 yıldır iktidardasın, ne yaptın?” diye sorarsanız, size bir yığın baraj ismi, bir okadar sulama kanalı vesaireden bahseder.

Doğrudur. Bir diğer Doğru da Demirel’in demokratlığı…

Ancak şunu sormak gerekir. Dindar, muhafazakar ve miilliyetçilerin oylarıyla otuz yıl omuzlarda kalan Demirel, bu kesimlerin moral değerlini ayakta tutmak için ne yapmıştır?

İşte bu noktada verilecek cevap: Koca bir “hiç!”tir.

Son dönem Türk idarecilerinin yaptığı, Deli Memet’in icraatına benziyor.

Malum köyün ağası kuyuya düşer. Bir türlü kimse cesaret edip onu kuyudan çıkaramaz. Derken Deli Memet Çıkıp gelir. “Ben çıkarırım” der. Beline bir ip bağlarlar ve Deli Memet’i kuyuya salarlar. Deli memet, suya batmış boğulmak üzere olan ağayı kucaklar ve “Çekin Beni” der. Çekip çıkarırlar.

Temsil bu ya Deli Memet, belindeki ipi çözer ilmik yapıp ağanın boynuna geçirir ve onu ağaca asar. Bir de tehdit savurur “Dokunanı yakarım”

“Sen ne yapıyorsun böyle” diyenlere de “Onu kurutuyorum” cevabını verir.

Sonuç, kuyuda boğulmaktan kurtarılan ağa, kurutulurken ipte can verir…

* * *

Sayın Demirel’in icraatları da böyle. Hep akıl temellidir ve yürek‘ten mahrumdur. Yurtta sulh cihanda sulh ilkesi, sanki özel olarak Sayın Demirel için konulmuş.

Milletin hedf ve ufkunun büyümesi, risk taşıyan menfaatlerinin kollanması konusunda onun hiç bir çabasını göremezsiniz. Politikası ne kokar ne bulaşır. Sizi temin debilirim ki, 1974’te Sayın Demirel iktidarda olsaydı, Kıbrıs’ın bugün tamamı Rumlarda olurdu.

………

Muhakkak ki Demirel bu ülkeye hizmet etmiştir.

Ama ne hikmetse, onun hizmetlerini hep Masonlar, roteryenler ve Lionslar alkışlamış, ödüllendirmişlerdir. Bu da onun hizmetlerinin kimin hanesine yazıldığını göstermeye yeter sanırım.

Sayın Demirel’in gözü bu kere daha yükseklerde. BM’nin ve belki de Nobel’in ödülüne göz dikmiş.

Sayın Demirel, Sayın “Baba Koç”un Türk nüfusunun yok edilmesi yolunda verdiği çabalardan dolayı BM’den aldığı ödülün bir benzerinin de kendisine verilmesini istiyor.

Bu da nerden çıktı diyeceksiniz anlatayım.

Yazının girişinde de bahsettiğim gibi, bu hükümet gerçekten akıllı bir politika ile, nisbeten maddi standartları yüksek, çalışan kesimi çocuk doğurmaya teşvik edici kanun çıkardı. Bu aynı zamanda gelecek nüfusun kaliteli olmasını da sağlayacaktı.

Çünkü dar gelirli kesimin nüfus kontrolüne aldrmadığı araştırmalarla sabit. Türk nüfusu o yüzden kalitesiz, eğitmsiz bir nüfus. Bu kanun, bu husustaki aksaklıkları da bir parça giderecekti. Demirel, “Nüfusumuz artar” diye kanunu geri çevirdi.

Oysa bir lider bunu yapmaz. Daha önceki bir yazımızda liderle idareci arasındaki farkın “yürek” olduğunu yazmıştık. Yine tekrarlıyoruz. Yürek taşıyan lider, milletinin artmasından endişe etmez, grur duyar.

Demirel bu kanunu veto etmekle milleti değil, günü kurtarmayı amaç edinmiştir. Zaten o hep böyle yapmıştır.

Nüfusu kırpacaklarına, gelecek nüfus için alt yapı hazırlasalardı bugün böyle bir endişeleri olmayacaktı. Kusurlarını böşyle telafi ediyorlar…

Biz Meclis‘in bu kanunu yeniden değerlenrdirip Çankaya’ya göndereceğine inanıyoruz. Ve bunu yapmaları da boyunlarına borç olsun.

O zaman görecekler ki, bu millet onları ayakta alkışlıyor…

Hakkında Mehmet Ali Bulut

1954’te Gaziantep’in İslâhiye ilçesinin Kerküt köyünde doğdu. İlkokulu burada tamamladı. Gaziantep İmam Hatip Lisesini ve ardından Gaziantep Lisesini bitirdi. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arap ve Fars Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nden mezun oldu. Aynı Fakülte’nin Tarih Bölümünde doktora tezi hazırlamaya başladı. 1979 yılında Tercüman Gazetesi’ne girdi. Tercüman Kütüphanesinin kurulması ve kitapların tasnifinde görev aldı. Birçok kitap ve ansiklopedinin yazılmasına ve hazırlanmasına katkıda bulundu… Daha sonra gazetenin, haber merkezi ve yurt haberlerinde çalıştı. Yurt Haberler Müdürü oldu. Köşe yazıları yazdı… 1991 yılında Haber koordinatörü olarak Ortadoğu Gazetesi’ne geçti. Bu gazete 5 yıl süreyle köşe yazarlığı yaptı. Yeni Sayfa ve Önce Vatan Gazetelerinde günlük yazıları ve araştırmaları yayınlandı. 1993 yılında haber editörü olarak İhlas Haber Ajansı’na girdi. Kısa bir süre sonra ajansın haber müdürlüğüne getirildi. Mahalli bir ajans konumundaki İhlas Haber Ajansı, onun haber müdürlüğü döneminde Türkiye’nin ve Ortodoğu’nun en büyük görüntülü haber ajansı konumuna yükseldi. 1997 yılında İHA’dan ayrılmak zorunda kaldı. Bir grup arkadaşıyla birlikte Veri Haber Ajansı’nı kurdu. Finansal sıkıntılardan dolayı Ajansı kapattı. 1999 yılında BRT Televizyonuna girdi. Haber editörü ve program yapımcısı olarak görev yaptı. 2001 Mayısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın danışmanlığına getirildi. 3 yıl bu görevde kaldı. Bir süre Ali Müfit Gürtuna’nın basın ve siyasi danışmanlığını yaptı. Turkuaz Hareket’in mantalitesinin oluşturulmasında büyük katkısı oldu. Bugün Gazetesi Yurt Haberler müdürü olarak çalışan Bulut, emekli ve sürekli basın kartı hamilidir. Eserleri: Karakter Tahlilleri, Dört Halifenin Hayatı, Geleceğinizi Okuyun, Rüya Tabirleri, Asya’nın Ayak Sesleri, Ansiklopedik İslam Sözlüğü, Türkçe Dualar, Fardipli Sinha, Derviş ve Sinha, Ruhun Deşifresi, Gizemli Sorular, Ahkamsız Hükümler, Can Boğazdan Çıkar, Sofra Başı Sağlık Sohbetleri gibi yayınlanma aşamasında olan çeşitli eserleri bulunmaktadır. Roman ve Hikaye: Mehmet Ali Bulut’un Roman türünde yazılmış Fardihli Sinha, Derviş ile Sinha adında iki romanı ve aynı serinin devamı olarak Zu Nima ve Fardipli Sinha 2 ve Fardipli Sinha 3 tamamlanma aşamasındadır. Diğer çalışmaları: Çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda makalesi, şiirleri bulunan Mehmet Ali Bulut son dönemdeki yazılarını haber7.com’da yayınlamaktadır. Bulut evli ve bir kızı vardır.

Ayrıca Bakınız

“Tenkitte ölçü”nün aşırılıkları (1)

22-23 Ekim tarihlerinde kaleme aldığım “Şanssız bir dâvâ adamı; Bediuzzaman” başlıklı yazımız, ya gerçekten maksadı …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir